İnancın diyalektigi

  Hiç yorum yok

8 Adımda Değişim Yönetimi Lideri Olun !

 

Nasıl inanırsanız öyle yaşarsınız, 

nasıl yaşarsanız öyle inanmaya başlarsınız. 


Bu sözün ne kadar önemli oldugunu anlatmama izin verin çünkü her insan dogası geregi bişeylere inanmak ister insan diyorum çünkü dogadaki diger canlılar bilinçleri bulunmadıgı için inanca da ihtiyaçları yoktur onlar doga yasalarının mutlak mantık anlayışına göre davranırlar buyüzden düşüncenin bir önei yoktur onlarda.

İnsan inançlarıyla varolur diger adıyla bir düzen kurabilir gelecegin geliştirilmesi ise inancın temeline dayanır, inancı olmayan insan yoktu çünkü hiçbirşeye ianmıyorum diyen bile birşeylere inandıgını söyler.

İnsan etkileşimli bir varlıktır büyüzden yaşadıgı kendisini geliştiren toplumdan sürekli etkilenir bu etkileşim onun en hayati yeteneklerinin hiç yoktan varolmasını sagladıgı gibi varolan yeteneklerinin körelmesine hatta yok olmasına bile sebep olabilir. Hepimiz bunun örnegini edison örneginden yada intihar eden binlerce zeki ama toplumsal kabul görmemiş insanlardan görebilirsiniz.

Toplum meselesi önemli çünkü hepimizin kabul ettigi gibi insanlık çok zayıf olmasına ragmen toplumsal dayanışma ve  işbölümü yapması onu doganın diger canlılarına üstün kılmıştır. ancak toplumda kabul görmek için uyum saglamak gerekir bunun içinse fedakarlık yani yeteneklerimizi göz ardı etmemiz gerekir.

Misalen yaşamak için yemege uyumak için barınaga neslini devam ettirmek sosyalleşmek için diger insanlara ihtiyaç vardır insan sosyal bir varlıktır ama aynı zamanda yalnız bir varlıktır olmasıda gerekir.

Şöyle düşünelim erşeyin aynı ve tekdüze gittigi bir ortam güvenlidir ama ölümsüz degildir ve herşey mutlaka yıkılıp yok olmaya mahkumdur buyüzden Enstain, Darwin, Newton, Copernic, İsa, Muhammed gelişim aşamasında eskiye muhalif oldukları için herzaman tepkiylekarşılaştılar işte biz buna toplumsal şizofreni diyoruz.

Toplumsal şizofreni düzenin, gücün, amacın devam etmsini ister yani kendi istediklerinin bunların zamanla yetersiz kalması insan aklının giderek gelişmesi doganın algılarda büyümesi zihinde küçülmesi toplumdan soyutlanabilen birilerinin bunları sorgulayabilmesi bu düzenin yeniden kurulması yani zamana göre modernize edilmesini saglamıştır.

Yani bizim gördügümüz devletler dinler bilimler degişmeye mahkumdur Hani diyorya Heraklitos "Degişmeyen tekşey degişimdir" işte aynen öyle.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder