Kölelerin İmparatorlugu [MEMLÜKLÜLER]

  Hiç yorum yok


 Memlük devleti tarihi


Konu kapsamı


Bir devletin kurulmasında ne kadar askeri teşkilat önemliyse onun sürdürülmesi içinde toplumsal ve olgunlaşmanın önemli oldugunu unutmamalıyız, öyle ki çaglar boyunca sümerler, endülüs emeviler, Uygurlar, Çin ve Hint gibi medeniyetler asırlara meydan okurken her yüz yılda askeri gücüne dayanarak dünyaya hakim olup sonra silinen devletlerle doludur.  Bu bakımdan çogu yöneticiler yeni fetihlerle ugraşırken onu ihşa edecek insanı unutmuş bu durum ise tarih sahnesinden silinmelerini hızlandırmıştır. Ancak şurası bir gerçektir ki Askeri güc büyük bir acı ve vadin sonucunda büyük başarılar getirmiştir. Bu bakımdan inceledigimiz Memlüklüler önemli bulunmaktadır. Bu makalenin asıl amacı ise nasıl olduda islam dünyasına dışardan gelmiş köle asker diye vasıflandırılan bu üçüncü sınıf insanlar bu kadar büyüdü ve bir imparatorluk kurmaya varan devasa bir yapılanmaya eriştiler. 



Kavramsal Çerçeve

Genel tanımlara şu şekilde yaparak başlayabiliriz. Nemlük kelime anlamı itibariyle Arapçada "Memluka yani köle anlamına gelmektedir, Mülk edinilmiş kökeninden gelen bu kavram Roma sistematiginin lejyoner askerine karşılık gelmektedir"[E1].  Bu kavram Arap dünyasında büyümüş olmasının yanısıra Emevi milliyetçiliginden kalma bir alışkanlıktan türemiş bir deyimdir. Memlüklüler 9 ve 19. yy arasında faliyet göstermiş beyaz ırka sahip çeşitli devletlerde dışarıdan alınarak zamanla toplum içerisinde asker olarak özgürlügünü kazanmış insanlara Memlûk denilmekteydi. Hatta Memlüklüler o günkü arap dünyasında bu kadar büyük bir ayrıcalıga sap olmalarının asıl sebebi savaşta gösterdikleri büyük yeteneklerinden gelmekteydi memlük ' lerin savaşları olmasa yeni, topraklar ganimetler savaş da dahil arap cografyasında ülkelerini koruyacak insanlar da bulunmayacaktı.

1250 yılında kurulup 1382 yılında yıkılan birinci memlükler Sultan Baybars tarafından Eyyûbîler devletinin iç karışıklıklarından yararlanarak daha istikrarlı bir devletin inşası için Sultan Baybars ve arkadaşları yönetime el koymuş ve bu sayede içte ve dışta 17 yıllık hükümdarlıgı boyunca birçok ıslahat ve ictihatlar gerçekleştirmiştir[İA].

1382-1517 yılında ikinci kez kurulan Memlüklüler devleti bu şekilde iki kurulma dönemine ayrılmasının sebebi ise iktidarda meydana gelen degişimdir. İlk memlüklüleri Bahri "kurucu aile" ikiciyi ise "Burci" aileleri yönetmiştir [w1].

Çogunluk olarak Türklerden oluşan bu köle askerler zamanla o kadar güçlenmişlerdir ki abbasiler döneminde 35 bin kişilik bir seviyeye ulaşmışlardır. En parlak dönemleri Türklerin yönetimde oldugu dönemler olsada zamanla Çerkeslerde yönetime gelmiş ancak bu durum gerilemenin önlenmesini saglamamıştır. Nemlük devletinde yüksek askeri beceri ile yüksek statü kazanan Memlüklüler halkı arap olan islam cografyasında yani "Mısır, Suriye, İran" dolaylarını kapsayan geniş bir cografyaya hükmetmişlerdir.

Kuruluş yılları

Emevilerin 750 yılında yıkılmasının ardından başa gelen halife Mutasım Türklerden özel birlikler oluşturmuş hatta onlar için özel samarra isimli şehirler kurarak buralardan asker olan tebasına iktalar dagıtmıştır.[w1].

Memlüklülerin bu kadar büyük bir devlet konumuna gelmelerinde hiç şüphesiz eyyübilerin iç siyasetinde oynadıkları kritik önemde bulunmaktadı. Dönemin yöneticileri hasta yada acemi oldukları için iç asayişi saglayamıyor buna ek olarak dışarıdan gelen haçlı seferlerinde orduyu komuta edemiyordu. IX. Louis önderliginde gelen haçlı seferi hiç zorluk çekmeden Dimyat ı teslim almış ancak daha fazla ilerlemelerini engellemek için mısır üzerinden yola çıkan Memlüklüler 12 bin askeriyle birlikte IX. Loius i esir almışlar daha sonra 800. bin altın ve dimyat karşılıgında kendilerini salmışlardı.

Siyasi ve askeri bütünlügünü kazanan Memlüklüler kuruluş aşamalarında dogrudan siyasette bulunmak yerine atabegler ile yönetimi elde tutmayı denemişlerdi,  taki Sultan Baybars gibi mogollara ve haçlılara karşı devletin birligini tesis etmiş güçlü bir lider çıkana kadar. Sultan Baybars ın kurucu olması onun gerçekleştirdigi savaşların yanında yürüttügü politik yapıdan da kaynaklanıyordu. öyle ki Emir Kutuz un ölüm fikrini verdikten sonra kanı bile kurumadan oy birligi ile kendisini padişah seçtirmiş, çadırına geldiginde emirleri kutuzu kim öldürdü diye sorduklarında ben dedikten sonra ona tahta oturmasını buyruk vermişlerdir. İlerleyen yıllarda Halifeyi tekrar mısıra getirerek islam yönetimini kendi elinde toplamış bunun da ötesinde ilhanlıların vurkaç savaşlarını üskürtmüş hatta suriyede kalıcılıgını saglamak için bizans ile anlaşmalar yapmıştır.

Olgunluk devri

Baybarsdan sonra gelen Berke, Sülemiş, Kalavun ve Halil iç savaşlar ve devletin devamını saglamak gibi ugraşlarla yönetimdeki yerlerini sürdürseler de hiçbiri I. Muhammed gibi büyük bir liderlik yaşatmamışrır. I. Muhammed Memlüklüler devletinin en olgun dönemini yaşatmış kendisi 3 kez tahta oturtulmasına ragmen halkın gönüldeb baglı oldugu işini hakkıyla yapmaya çalışan biriydi. İlk kez 9 yaşında tahta oturtuldugunda her işine karışılması yönetimde kendisinden çok atabelerinin bulunması hatta bazılarının arasında çatışması devleti epey bi sarsmıştı, Ancak I. Muhammed 3. kez başa geçtiginde bütün kararları kendisinde toplamış bu sayede 31 yıllık imparatorluk devrinde ülke refaha kavuşmul en olgun yıllarını yaşamıştır [w1].

II. Memlüklüler

Burci memlüklülerinin devrinde Orta asyadan mısıra getirilen çerkes askerlerden oluşuyordu bu dönemde Burci yani "kale duvarları" anlamına gelen bir hanedan isminin seçilmesi bütün sallantılara ragmen en uzun kendilerininin memlük devletini ayakta tutmuş olmalarıydı. İlk hükümdarları 1382 yılında başa gelen Berkuk ilen Son hükümdarları ise Tomanbay dır. 134 yılda 24 yönetici degiştirmeleri padişahlarının kısa süreli saltanatları devrinde istedikleri ıslahatları yapmalarına engel olmuştur [w2]

İdari yapı

Köle ticaretinin önemli oldugu bu devirde, bozkır steplerinde yaşayan iran ve orta asyadan puta tapan gençler bulunuyor ve bunlara islamı sevdirmek için dergahlara ve çeşitli vaatlerle Köel satışının öneli oldugu şehirlere getiriliyordu. Buralarda bu genç köleler degerlendirilerek askerlige alimlige yada işçilige seçiliyor, bir nevi Osmanlıdaki devşirme usulunun benzeri uygulanıyordu. Bagdat, Kahire Fustat gibi önemli şehirlerde devlet yöneticileri tarafından alınan bu gençler önce dini egitimden geçiriliyor sonra bilgi ve becerilerine göre devlette bir konum elde ediyorlardı. Çeşitli şehirler gezdikten sonra en son mısıra gelen bu köleler 1000 dinara padişahın özel görevlileri tarafından satın alınıyordu.

Zamanla Mısır civarında Aritokratik bir yapı oluşması kültürel bir olgunlugun da yaşanmasına yol açtı. Her ne kadar tebasının çogunlugu arap olsa da Yöneticiler hiçbir zaman arap isimleri kullanmamış. köle yada esir diye kimse aşagılanıp hor görülmemiştir.

Ordu

Türkmen Kürt ve Bedevi aşirtlerin destekledigi merkezi bir ordu birimi bulunuyordu. Büyük Garnizon şehirlerinde askerler egitilir Türkler genellikle at üzerinde mızrak kullanarak seçkin bir yer edinmekteydi. Piyadeler yerel nüfüslü düşkün insanlardan toplanıyor bu insanlar daha iyi bir hayat gayesiyle orduya katılıyorlardı. Denizcilik ve donanmada ileri gidemeyen Memlüklüler sadece ticarette denizi kullanmış hatta bunun için inşa edilecek gemilerin kerestelerini bile Anadoldan getirmişlerdir.

Ekonomi

Devletin ana gelir kaynagı yeni fethedilen topraklar olsa da buralarda yaşayan gayrimüslümlerden alınan cizyeler ve buralardan geçen ticaret yollarından alınan vergiler önemli bir gelir kaynagıydu 1347 yılında yaşanan veba salgını sonrası yalanan ekonomik çalkantılar daha sonra Avrupalılarınümit burnunu keşfetmesi ile bir nevi ekonomik deprem etkisi yaratmış dış ticaretin neredeyse çökme noktasına getirmiştir [F2].

Endüstriyel üretim bakımından Dokumacılık, Madencilik, Ahşap ve çölek işlemeciligi, mamül olarak mısır, yün, ipek, pamuk, altın ve bronz gibi ürünlerin ticarini yapmışlarıdr [F2]

Dil ve kültür

Resmi yazışmalarda eskiden kalma bir gelenek ve toplumsal uyum amacıyla Arapça kullanılsa da ordu içerisinde Türkçenin bir kolu olan Memlük ıpçakcası kullanılmıştır. Bunun dışında bayındırlık faliyetlerine oldukça önem verildigi için cami, türbe, medrese hastane gibi kamu kurumları oluşturularak bunlar vakıflar aracılıgı ile sürdürülmüştür. Halkın büyük oranda arap olması kültürel olarak Emevi ve abbasi alışkanlıklarının sürdürülmesini saglamış askeri bir yeterlilik dışında kültürel ve medeniyet inşası bakımından yeterince ileri gidilememiştir [F2].

KAYNAKLAR VE İLERİ OKUMA

https://eksisozluk.com/memluk--90991

https://tr.wikipedia.org/wiki/Meml%C3%BBk

https://tr.wikipedia.org/wiki/Eyy%C3%BBb%C3%AEler

https://islamansiklopedisi.org.tr/memlukler

https://tr.wikipedia.org/wiki/Meml%C3%BBk_Devleti

https://tr.wikipedia.org/wiki/Burc%C3%AE_Meml%C3%BBkler

https://www.fikir.gen.tr/memluklerde-kultur-ve-uygarlik/

Ölümsüzlügün keşfi [yazının icadı]

  Hiç yorum yok

 Ölümsüzlügün keşfi [yazının icadı]


İnsanlar arası konuşmayı ve anlaşmayı saglayan sistematik bir anlaşma biçimi olan konuşma zamanla iletişimde yetersiz kalmaya ve bilginin adaletli dagıtılmasının önüne geçmek gibi bazı sorunların oluşmasına yol açtı. Her toplum kendine özgü bir bilgi dagarcıgı oluşturdugu için ve MÖ. 5000 ile MÖ. 3500 yıllarda ticaretin başlaması toplumlar arası bir kültürel etkileşimin oluşmasını sagladı. Sanıldıgının aksine yazı insanlar arası iletişimi saglamanın da ötesinde yazı ilk zamanlar edebiyat ve sanat gibi alanlarda kullanılmamıştı daha çok ticaret işlerinin kaydı için kullanılan yazı ortak bir dilin oluşmasını saglayarak adaletli bir yönetimi saglamıştı. 

Bilindigi üzere yazıyı ilk icat eden topluluk Sümerlerdir, böyle denilmesinin en önemli sebebi bulunan en eski kil tablet yazıtlarının sümerlere ait olmasıdır. Sümerler oldukça akıllı bir iş yaparak ilkel insanların yaptıgı magara resimleriyle devlet gereksinimlerini sentezleyerek ekim ve hasattan elde edilen mahsulleri bazı şekiller vasıtasıyla kil tabletlere not almışlar bunları ise yaptıkları büyük tapınaklarda saklamışlardı.  Yazı insanların estetik algısı geliştikçe ve dünya görüşeri geliştikçe degişime ugramış er millette ayrı bir şekilde gelişme göstermiştir.

Mısırlılar hiyeroglifleri bularak en eski firavunların destanlarını resimli yazı şeklinde saklamış. Hititler ve Persler kil tabletlerin ve tuglaların üzerini işaretleyerek buna çivi yazısı demiş. Mahalli degişikliklere ugrasa da birçok yönden bugünkü yazı tipine en çok benzeyen tazı Çin medeniyetinde ortaya çıkmıştır. Gelişmiş bir deniz ticareti agı olan Fenikeliler ise Yunanistan İtalya ve Avrupanın birçok yerine yazının yayılmasını saglamıştır 

Peki sümerler neden yazı ile mahsüllerinin kayıtlarını tutmak gibi bir işe giriştiler ?

Aslına bakarsanız cografi ve sosyo ekonomik aynı zamanda politik yönleriyle sümerler orta asya insanı olmaktan çok uzaklardı, yer yer feodalite anlayışına benzese de daha bütünleşik bir yönetsel yapıları vardı. Tıpkı Mısır gibi gelişmiş su kanalları bulunan sümerler fırta ve dicle nehirlerinin suyunu uzak bölgelere taşıyabiliyorlardı, bu sayede Mezapotamyanın verimli topraklarının birçok yerinde ürün fazlalıgı ortaya çıkıyor bu ise toplum içinde hak ihlallerine yol açabiliyordu işte bu durumun önüne geçmek isteyen o dönemin din adamları Zigurat denilen ibadet mekanlarında hem bu mahsülü saklıyorlar hemde kayıtlarını tutuyorlardı. 

Köken olarak Orta Asyadan gelen sümerler sami ırkındandı (sami: Nuh peygamberin sami isimli oglunun soyundan gelenler, halen yaşayan araplar yahudiler ve süryaniler) MÖ 4000 yılında Mezapotamyaya yerleştiklerinde tıp astronomi ve matematik gibi ugraşlarının yanında fal büyü ve mitoloji gibi başka ögretilerini de insanlık arasında yaygınlaştırmışlardı. Toplam 35 şehirden oluşan sümerle 18 tane büyük şehire ev sahipligi yapıyordu. Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk bunlardan bazılarıdır. kuruldugu yıllarda sakin bir hayat yaşayan sümerler zamanla egemen bir güç haline dönüşmüştür. Toplumsal olarak üç sınıfa ayrılan sümerler 1. sınıfı din adamları ve askerler 2. sınıfı halk 3. sınıfı ise kölelerin oluşturduğu bir toplumsal hiyerarşi vardı. 

Patesi ve Ensi adını verdikleri bu rahip krallar teokratik bir yönetim ile manevi ve tanrısal bir güçle bulundugu şehrin idaresini üstleniyırdu. Bu yöneticiler güçlerini artırıp hakimiyet alanlarını artırdıklarında ise Lugal kalma olyorlar  Düzenli bir ordu kurarak bütün Sümer devletine hükmetmek isteyen sümer yöneticileri bu iş için ilk önce esnaf loncaları oluşturmuşlar bu örgütlenmenin zamanla kendilerine güç kazandırması ile yönetim bireyselcilikten çok halk meclisi arasında da söz sahibi olunmasına yol açmıştır. 


Sümerlerin bugün bildigimiz birçok inancın ve uygulamanın kaynagını oluşturmaları onların aşkın bir ruhi inanca baglanmalarından da kaynaklanır. İncelediginiz zaman kuran incil ve tevratın birçok yerinde gılgamış destanının yaratışık kısmıyla benzerlikler bulunmaktadır.

Güneş saatini tekerlegi ve yazıyı bulan sümerler aslında yalnızca bir topluluk olmanın ötesine geçerek kendilerini yıkan elamlar ve akadları uygarlık olarak etkilemiş onların kendisinin devamı niteliginde yaşamalarıa yol açmıştır.


Nitekim yazının icadı tariin seyrini degiştirdi ve yeni bir çagın başlamasına yol açtı. İnsanlar artık sözün unutulup gitmesinden kurtulmuş hem ortak bir standart yakalamış bu sayede hukuk ekonomi ve politikada istikrar yakalanmış, hemde düşünce ve duygularını ifade ederek kendi zamanların ötesine geçmişlerdir.

Dil ve düşüncenin bir aktarıcısı olarak yazı insanoglunun en öneli ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir zamanla. Öyleki bugün birçok hatibin sözü unutulmuşken platonun ve aristonun yazdıkları halen okunmaktadır. 

İnsan türünün konuşmaya ihtiyacı oldugu gibi onu anlayacak bir geri bildiriciye de ihtiyacı bulunmaktadır. aynı şekilde yazıyı yazan kişinin bulunması yeterli gelmez onu okuyacak anlayacak ve paylaşacak kişilere de ihtiyaç oluşmuştur.  Medeniyet ve kültürün aktarılmasında bilimin gelişmesinde önder olan yazı teknik olarak çok basit kalsa da mana olarak insanlıgın ilerleticisi konumunda bulunmaktadır.

Bilindigi üzere Fenikeliler 22 harften oluşan ilk alfabeyi oluşturdular, fenikelilerin taşıdıgı bu yöntem diger devletlerde de yasaların oluşmasına çek senet gibi ticari işlemlerin oluşmasına da öncülük etmişti.  Zamanla mısır papirüs denilen kagıtları buldu ve kil taş tabletlerden kurtulundu onun yerine rulo şeklinde sarılmış kitaplar bilginin taşıyıcısı konumunu aldı. Mısır yazının icadı bakımından bir dönüm noktasıydı. Büyük makedonya impatratoru iskenderin ardılları olan Ptolemaos krallıgı o dönem için hiçde azımsanmayacak bir işe kalkıştı ve dünyanın en büyük kütüphanesi olan İskenderiye kütüphanesini kurdular. Buradan yetişen Tales Batlamyus Archimenes, Eratatones gibi büyük alimlerle yunan ve islam aydınlanmasının öncülügünü üstlenmişlerdi. Bu kütüphane bugün yeniden inşa edilmiş olsa da eski ihtişamı bulunmamaktadır

KAYNAKLAR VE İLERİ OKUMA

Yazı - Vikipedi (wikipedia.org)

Yazının İcadı – Tarih Akademisi

Sümerler | Tarihi Olaylar

Sümerler Medeniyeti ve Mezopotamya - Tarih Bilimi

İnsanlıga işık tutan yedi kütüphane