Popüleritenin kurbanları

  Hiç yorum yok

 Popüleritenin kurbanları


Son 20 yıldır ortak bir sorun var bilmem farkındamısınız ?

İnternetin hayatımıza girişi ve ayrılmaz bir parçası haline gelişi birkaç yıllık kısa zaman dilimini kapsıyor ve dogal olarak internetin çocukları olan sosyal medya platformları insanların bilincini giderek şekillendirmekte. Hergün yeni bir polemik, hergün yeni bir gündem hergün yeni bir popülerlik almış başını gidiyor, bilmem seversiniz bilmem sevmezsiniz ama büyük bir çogunlugun bu duruma kayıtsız kalmadıgını iyi ve kötü yanlarıyla gözlemlemekteyim.

Biliyorsunuz 15 temmuzda nasıl bir faydası oldugunu devam eden yıllarda ise analog yayın yapan tv, radyo platformlarının politik darbe sonucu papaganlgas koyuldugunu ve bu sebepten özgür medya savunucusu gaztecilerin youtube, twich, facebook, şnstagram gibi platformlara geçip oralardan halka ulaştıklarını ve gündemi degerlendirdiklerini biliyoruz. Aslında bir nevi bu gazetecilerde o gündemin savucunculugunu yorumculugunu yaptıkları içinde bu kadar halka indirgeniyor bu politik sosyal söylemler.

Artık herhangi bir medya ortamında biraz ün yapmış kıt beyinli insanlar çıkıp bir hata yaptıgında onlarca kişinin kötümser söylemine maruz kalıyor adı üzerinde eleştiriden mizah ortaya çıkarmaya çalışan linç kültürü kurbanı olmuş onlarca fenomen türedi. 

Adam yada kadın ister youtube yayıncısı olsun ister kitap yazsın artık hiçbir kalite farkı kalmadı neden ? çünkü insanlar dijitalleşmein etkisiyle istedikleri kişiye dogrudan ulaşabiliyorlar. Yüzlerce yıl önce yaşamaış biri de olsa ulaşılması çok zor güçlü bir karakter de olsa bu insanlar  intetnette belirli bir ayak izi bırakıyor bu ayak izleri videolar yazılar resimler ne olursa birilerinin eline geçiyor ve paylaşıyor sonucunda onlara kişi buna ulaşabiliyor bu iyi. İnternetin hayatımıza kattıgı artı deger ama

Görüyoruzki büyük bir çogunluk artık pasif atraksyona girişme peşinde nedir pasif atraksyon işte o twitter gibi platformlarda 10 bin twet i geçince hemen birilerinin yada büyük bir çogunlugun söz söyleme istegi oluşması ve bununda çogunlukla tepedekilerin menfaatiyle çatıştıgında hiçbir işe yararmaması işte biz bu işe yaramazlıga bu adı veriyoruz.

Halkın bilinçsiz cahil ve bagnazlıklarını görmemizi saglıyor çok azda olsa bazen akıllıca bir tepki gösterilmesi hala bilinçsiz yaşanmadıgının kanıtı. küdüste olay var tepki güzel mehmetçige destek iyi survivorda şu kazandı şu kaybetti berbat tabi bunlar tartışılır ama sonuçta herkesin gözü önünde gerçekleşen ortak bir söylem var 

Popülerite.

Tanımını yapmak gerekirse direk google a yazdıgınızda: Sosyolojide popülerlik, bir kişinin, fikrin, yerin, öğenin veya başka bir kavramın diğer insanlar tarafından ne kadar sevildiği veya kabul edildiğidir. Beğenme, karşılıklı beğenme, kişilerarası çekicilik ve benzer faktörlerden kaynaklanabilir. Sosyal statü hakimiyet, üstünlük ve benzer faktörlerden kaynaklanabilir. Wikipedia (İngilizce) şeklinde bir sonuç çıkıyor.

İnsanların begenilme sosyal statü, belirli bir ortamda kabul edilme söz söyleyebilme hatta lider olabilme gibi alt bilincinin evrimselleşmemiş ilkel hazlarından kaynaklandıgını söyleyebiliriz. 

İnstagramda havalı fotograflarının paylaşılması, facebook da akrabalarının ve çevrenin genişligi, twitter da ne kadar takipçin oldugu ve begeni aldıgın ne kadar tanınmış oldugunun gösteren basit bazı imgeler aslında.

Çocuklarımızı da yanlış etkiliyor aslında bu tür söylemler, en çok fenomen olan kişiler en ahmak olanlar neden çünkğ kitlenin ruhundan parçalar taşıyor, belirli bazı kaygıları paylaşıyorlar belirli bazı düşünceleri aynı. Hernekadar yaşam standartları artsa da fenomenlıkle daha yüksek sosyal statğ kazansalarda hala ahmak ve aptallar.

Çünkü kimse gerçekten önemli olan şeyleri düşünmüyor paylaşmıyor konuşmuyor birkaç nadir iyi insan var onlarda arada sesleri kısılıyor.

Çogunluk zenginlik, şöhret, ekmek gayesiyle ömrünün büyük çogunlugunu geçici bazı işlerde gerçekten o yaptıgı işin bilincinde olmadan sırf yapmış olmak için yaparak harcıyor. hem kendisini hemde yaşama hevesini. Gierek tekdüze alışıldık suratlar yaşamlar insanlar ile bir zebra sürüsünden farkı olmayan toplumsal hastalıklılar kapmına dönüyorz.

Toplumu eleştirmeliyiz çünkü toplumsal yapı bizi dogadaki zoraki düzenlere egemen kıldı ayrıca unutulmamalıki eleştiri olmazsa aklın gelişiminden söz edemeyiz. 

Şurası kesinki dijitalleşme ile birlikte suçların, cezaların, adaletin ve eşitligin, egitim ve ögretimin, ahlakın ve dinin, komedinin ve trajedinin şeklinin büyük degişiklikler geçirdigini görebiliyoruz muhtemelen bir 100 yıl sonra bizim epeyce yaancısı oldugumuz bir dünyayla karşılaşacagız. çocuklarımızın çocukları bile o dünyaya uyum saglamakta zorlanacak çünkü gelişme ile bireyselleşme daha çok istenilmeye başlanır. halbuki bundan 50 yıl önce fabrikalarda zorunlu olarak saatlerini harcayan anne babalarımız ve dedelerimiz evlerine ekmek götürme gayesinden başka birşey taşımıyordu.

Bugünse aynı insanlar nasıl daha çok takipçim olur nasıl daha çok begenim olur nasıl kolay yoldan zengin olurumun peşinde halbuki bunların olmayacagını her degerli şeyin zamanla kıymet kazanacagını bilmiyoruz dogrusu söz edilmeye deger sözler sarfettigimizden de emin degilim ama şurası kesinki hayat bayagı şeylere uzunca zaman harcanacak kadar basit olamaz. 

hayat. ölüm, bilgi, bilgelik, bilim, sanat, fikir, keşif, ugraş, sonsuzluk, tanrı^'lar, gerçekler, yalanlar, yanılsamalar, hayaller aklıınıza gelen her türlü iyi kötü güzel şeyler düşünülmeye ve sonucunda deger ifade eden şeylere dönüşmeye degmezmi bence deger ?

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder