Herkesin bildigi ama önemsemedigi o gerçek

  Hiç yorum yok

 Evet ölümden bahsediyorum dogumdan sonra yolun sonu olarak gözüken ölümden korktugumuz alıştıgımız hayatın bir parçası yada hayatı anlamlandıran şey olarak degerlendirdigimiz ama kısıtlı olan zamanımızın tadını çıkarmak için bir kenara attıgımız ölüm düşüncesinden.

Yunus Emre ölen hayvan imiş aşıklar ölmez der aşkın ne oldugunu tanımlamaya gelince softalıga vurur işi dergah şeyh yol gösterici maneviyatlarda arar gerçekte aşık olunması gereken şeyi. 

Bir digeri olan Mevlana da şöyle demiş ölmeden önce ölenlergerçek yaşayanlardır aslında der

Bu ve bunu gibi sözler bizlere küçük ama önemli ögütler verir isterseniz ilkinden başlayalım

Beden ölür ve ölmeyede mahkumdur hatta diger canlılardan hiçbir farkı yoktu ona binek benzetmesi yapılır aşka gelince insan birçok şeye aşık olabilir ama bir tekinde karar kılar çünkü o akla ve kalbe en dogru gelen budur bazıları kadını sever bazıları tanrıyı bazılarıda malı mülkü kalıcı olmalıdı ve bizim aşık oldugumuzda bizi kalıcı yapmalı diyerek soyut bir sonsuzlukla bunu ararlar farabinin tanımladıgı tanrı tanımında evrenin bilinci onu kuşatmış ama müdahale etmeyen bir varlıkdan söz eder kendisinden gelen ruhun yani aklın yine kendisine dönecegini söyledigi için hristiyan inancını beslemiştir. Halbuki dervişler ve filozoflar kendilerince böyle anlamlar ürettikleri halde evlenirler ve mal mülk de edinirler. Ölümsüzlügü arar her insan der yunus emrenin sözü aynı zamanda buna ulaşmak için hayvanilikden kurtulmak ve içgüdülerin esaretini bilincin aşması gerekir diyerek bu görüşünü nesnelleştirir. çünkü o vaat edilen ölümsüzlüge özgür bir ruh kavuşabilecektir ancak bunun yoluda eski alışkanlıkları terkederek diye yol gösterir. durmaz ve şunu tekrar eder dünya ve ömür bir hayale aldanmaktan başka birşey degildir gerçek ölümsüzlükde uçup bir yerlere gitmekte de degildir bizi ise yalnızca bizim gibiler anlar der ve yazdıklarıyla söyledikleriyle yaşadıklarıyla nesilden nesile aktarılan bilgisi aslında gerçekte onu ölümsüz yapmış olan tek şeydir denilir. Buradan şunu anlıyoruz bir kez daha gerçek bilgi insana ölümsüzlügün kapılarını aralar.

Bir diger ise ölmeden önce ölmek daha dogrusu bilincin intihar etmesi bedenen yaşamak ama ölümün her an yanıbaşımızda oldugunu hatırlayarak hayatı daha derin ve insanca yaşamayı ögrenmekdiye devam eder. hatta mesnevide şunu der balıkçılar aga takılan balıkları tekneye dktüklerinde cansız balıkları geri denize atarlarmış bir balıgın öylece yerde durdugunu görünce alıp denize geri bırakmışlar işte insan da bu şekilde gerçek yaşamı tadabilir diyerek hikayesini tamamlar ama şunu demekden de geri kalmaz onun soyutlaması ölmeden önce ölünüz ancak özgürlügünüzden sonra gerçek yaşamda yine kendi yolunuzu kendiniz bulacaksınızdır işte tam bir özgürlügün yani artık ölümün bile gerçegini bilen kişinin iyi ve kötüye karar vermede ne denli ölçülü ve aşırı olacagı artık tamamen kendi elindedir. 


Birinci buyrukda ilmin önemini ikinci buyrukda ise irfanın önemini vurgular ilki sonuç cümlesiyken ikincisi aşama cümlesidir.Hayata kendi açısıyla bakabilen bunu görebilmek içinde kendisinden öncekilerin anlattıklarını dinlemiş kimseler pek tabi kendi masallarını yazabilir çünkü masal yazmak aynı zamanda bir yaşam biçimi kurgulamak demektirde her insanın kendine yaptıgı gibi.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder