yaşama arzusu

  Hiç yorum yok

 hayata baglanma ve hevesler



Bırakmadılar yaşayalım diye bir video vardı youtube da epeyde izlenmişti adamın 34 yıllık hapis hayatından sonra dışarıda karşılaştıgı zorlukları ve içerde yaşadıklarını anlatıyordu belki de en çok izlenler arasında yer almıştı. Benzer şekilde Esaretin bedeli, yüz yıllık yalnızlık kitabı hatta 12 yıllık esaret isimli filmler çıkdıgı zamandan buyana en çok izlenen filmler arasında yer almıştır. Buralarda anlatılmak istenen şey temelde insanın yaşadıgı hayatın ne kadar iç karartıcı ve sınırlayıcı oldugu bu durumdan ise küçük bir kırılmanın sonucu daha da kötüye gitmesini konu alır. 

Kahramanlar ya hapse girer ya köle olur yada zor işlerde çalıştırılır buralarda hayatın gerçekleriyle yüzleşen kahraman artık o sınırları birazda olsun aşmanın o kadar da kötü olmadıgını anlar ve kendi için kurtuluş yolları arar. Bazen zengin olur bazen saygın biri olur bazende sadece hayal ettigi huzurlu yerlere ulaşır. 

Başından sonuna kadar bu tür eserler her insanın içinde bulundugu durumu yansıtma ve seyirciye bir pencere aralayarak sanatın ve hissedebilmenin dünyayı degiştirebilecegini anlatmaya çalışır. 

Basit bir örnekten gidersek cogumuz ikinci dünya savaşının ne kadar kötü oldugunu biliriz bu konuda da filmler yapıldı defalarca izlenecek okunacak eserler bunlarda gerçegi yansıtması insanların aynı hataya düşmemesi için bilinçlendirmeyi hedefler çoguda bunu başarmışlardırda ancak şöyle bir bakarsanız kim başlatmıştı ikinci dünya savaşını Hitler tek başına bunu başarabilirmiydi "asla", bukadar ileriye gitmesinin tek sebebi savaş suçlusu olarak dışlanan halkın artık bu eziyetten kurtulma istegiydi sonucunda 70 milyon insanın bir ahmagın yüzünden ölmsine sebep oldu yani insanlar kendi hayallerinin peşinden gittiler başarısız oldular bedeli agır geldi direndiler olmadı karşı geldiler sonucunda gene yenildiler ama en sonunda uzlaşma yolunu seçerek o sıradan hayatlarına geri döndüler.

İnsanın yaşama istegi de böyledir sonuçta bir ülke de insanlardan oluşur çogu kişi gençlik yıllarında hayaller kurar zenginlik başarı ünvan aile huzur sevgi daha fazlası belki hayallerinin peşinden gitme istikrarını gösteren kişiler belirli yerlere gelir kimileri hiç ugraşmadan kolay yolu seçer vazgeçer kimi insanlarda hergün büyük hayaller kurar ama günün sonunda başaramaz başka birgün tekrar dener gene olmaz belkien sonunda olmayacagını anlayıp kendisi için en dogru olanın ne oldugunu düşünmeye başla aslında farkettigi şey onun inancıdır.

İnsanın kendisine olan inancı olmadıgında asla kendisini farkedemez kendisini farketmeyenide toplum farketmez. Kişisel gelişimcilere neden ihtiyaç vardır işte tamda bu sebepten dış dünyda olan makamınız mevkiniz sizin o kurumla olan bagınız dogrultusundadır ne sizin içsel yaşamınız fikirleriniz orayı baglar nede onlarınki sizi baglar işte tam bu sebepten bıkkınlık ve kaçış istegi uyanır içimizde.

Bu saçma dünyadan kurtulmalı ve huzurun bulundugu yere gitmeli ama neresi orası herkesin huzurdan anladıgı ve yaşama bakış şekli farklıdır işte tam bu sebepten her kurtuluş kendine hastır.

Bazıları savaşarak kurtulur bazıları aklını kullanarak bazıları direnerek bazılarıda kaçarak bunların arasınta en tembeli aklını kullanmaktır ama en kalıcı olanı da odur.

Emekli olunca hayal ettigimiz o yazlık, yaz gelince gidilecek olan o deniz kenarı, haftasonu olunca buluşulacak o arkadaşlar hep bi ertelenmişlikle karşılaşıyoruz bizi hayattan sogutan bir diger etmende bu işte içinden geldigi gibi yaşamak şimdide bulunmak yerine her işimizi ertelenmişliklere bırakıyoruz. Mutluluk uzak hayat yakın sanki.

Size bir soru hayat günleriniz için planlı olmakmı daha iyidir yoksa rasgelelikmi ?

her ikisininde kendisine göre avantajları ve dezavantajları bulunuyor. kimsenin saatlerinin günlerinin tekrarı yok kısıtlı bir zamanı sanki hep bizim olacakmış gibi yaşıyoruz zamanı hoyratça savuruyoruz yada bazı iş ve oluşların peşinde harcayıp gidiyoruz, karşılıgında ne alıyoruz hayattan.

Bilmiyorum her an her saniye hayatın bize ne getirip bizden neler götürecegini hiçbirimiz bilmiyoruz bazı hayaller kuruyor onlara inanıyor planlıyor çabalıyor başarılı yada başarısız oluyor her yol her hayal sonucunda bir hiçlige çıkıyor bir odada bir koridorda bir durakta bir iş yerinde bir okulda ansızın bastırıyor içimizdeki o kurtulma ve yaşama istegi sonda hemen ertelenmişlik yetişiyor mantıgın ipi bizi kaybetmekden korudugu gibi yeni maceralar keşfetmekten alıyoyuyor.

 Yokmu yaşama hevesinin bir ölçüsü uyandıgımızda zamanın hesabını yapmadan günün kazancına sevinecegimiz ikinci bir yaşamımız galiba yok... Herhalde anılar bir dükkan gibi bizim ömrümüzü işgal ediyor nekadar çok şey yaşarsak bir günümüzde o gün o kadar huzurlu ve unutulmaz oluyor elbette hergünü kazançlı bitiremeyiz ama bütün bir yılıda kaybettik diyemeyiz neyseki sıkılmak gibi bir özelligimiz var.

Bize iyi gibi görünen şeylerden bıkmak aslından onun alternatifi olanın zıttıgının bir sonuca baglanmış olması ay boyu çalış ay sonu maaşını al eger başında alırsa seni o işyerinde durmaya karakterinden başka ne motive edecek.

Kesinlikle dostoyevskinin dedigi şeyi gene tekrar edecegim hayatı renklendiren şey amaçlardır sonuçlarsa sadece başka bir amaca açıldıgında insanı hayata baglar aski tadirde neyin sonucu bizi mutlu ederki.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder