Hiç yorum yok
Mart 09, 2018

DUYGULARIMIZ

Aslinda bizim bildigimizden çok farkli bir yapisi vardir duygularin insanlar arasi iliskide bir vazgecilmez unsurdur iste bugunku konumuz bu.


Hergün farklı bir olay oluyor
Bir günümüz birkaç değişikliklere bir önceki günü tutmuyor iste bunlar yaşanırken de duygularımızın esiri oluyoruz aslında.

Mesela iş yerinde patronunuza veya başka bir çalışan arkadaşımıza okulda sınıf arkadaşlarımıza ailemizde anne babamıza veya eşimize çocuklarımıza saçma sebeplerden kızıyoruz işte böyle olaylar ise duygularımızı kontrol edemediğimiz için tüm günün üzüntülü geçmesine sebep oluyor.
Aslında kızmak veya darılmak için değil de sevmek ve sevilmek için bahaneler arasak hepsi çözülecekde işte bunun içinde olumlu çagrışımları zihninizde oluşturmamız gerekiyor.


Duygularımız bizim hem en zayıf noktamız hem de en güçlü yanımızdır aslında  şöyleki birisi bizi üzmesi için ondan olması gerekenden fazlasını beklemek yeterlidir
Yada herkesin imkansız olarak degerlendirdigi hayallerimizi gerçekleştirmek için hayal etmek sevmek inanmak çabaladıkmı gerçekleştiğinde o kişilerin yüzündeki mahcup tavır sizi mutlu edecektir.

İşte bunların hepsi bizim beynimizle alakalı düşüncelerdir eğer aşka paraya maceraya inanırsak mutlu veya mutsuz oluruz bunların inadına duygularla yaşamak bizim en doğal hakkımızdır.

Duygularımızla barışık olmamız gerekiyor başarılar için çünkü hayatımızdan duyguları attıkmıydı yaşaın içi boş bir evden farkı kalmaz yaşarsınız ama bir anlam ifade etmez bu sizin için

Sevgi ve mutluluk duygularıyla kalın...

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 08, 2018

ZAMANSIZLIK

Herkes az yada çok oldugundan şikayet eder ama herkes için esit olan ve degismeyen bir olgudur, yada daha cok algidan bahsedecegim sizlere bugun!


Zamanimiz arastirmalara göre icini ne kadar iyi yararli islerle doldurabilirsek o kadar fazla oluyor tabi bu fazlalikdan kastimiz gecmiste yasadiklarimizi daha fazla hatirlamamiz tabiki nede olsa hepimizin ömru de ölumu de belli bir vakitte sona erecek.
Onun icin size guzel bir soru
Zamanimizi nekadar önemli islere harciyoruz?

Neden zamanimizin iyi anlasdigimiz insanlarin yaninda yada yapmayi sevdigimiz islerde daha hizli, sevmedigimiz kisiler yada isleri yaparken gecmek bilmemesi bunlar tamamen bizim algimizla alakali yani zihnimizi neye gore ayarlarsak ona göre calisir algi dedigimiz sey ise bizim zaman yonetimimizdir.

Günümüzü daha verimli nasil gecirebiliriz?
Bende birkac tavsiye verecegim sizlere
Kitap okuyabilirsiniz
Eski dostlarinizi hatirlayip onlari arayabilir veya vakit gecirebilirsiniz
Farkli ve yeni seyler deneyebilirsiniz
Televizyon veya telefona biraz mesafe koyabilirsiniz
Yazabilirsiniz, herhangi bir konuda
Zamaninizi programlayabilirsiniz islerinize onem sirasina göre
Ve en onemlisi baskalarina iyilikler yapabilirsiniz.
Emin olun bunlar sizin hayatinizda birkac degisikliklere sebep olabilir.


Hayat zamanin degirmenidir biz oraya ne kadar bugday yani birikmis iyi anilar goturursek o degirmendende unumuz o kadar güzel cikacakdir.

Sevgi ve saygilarimla.

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 07, 2018

EVRENDE EN UZAK NEREYE GİDEBİLİRİZ

Hepimiz biraz uzaklasmak isteriz bazi olumsuzluklar oldugunda bazi sorunlar yasadigimizda kafamizi dinlemek icin uzaga gitmeye yegleriz, peki ne kadar yada en fazla nereye kadar gidebilirizki koskocaa evrende. İste bugun buna deginecegim birazda sizinle.


 Uzaga gitmek iste bu hepimizin aklinda ama malesefki cozum degil bircok sorunumuza ama merak herseye bir care getirir iste bunu da bugun yazmamin nedeni merak etmemdi aslinda.

Dunya milyonlarca yildizin icinde Gunes e bagli kucucuk bir gezegen biz de onun icinde yasayan galaksilerle karsilastirinca bir kum tanesi kadar olmayan insanlariz.
Ama hayallerimiz o koskoca galaksilerden bile daha buyuktur iste buda bizim icin en buyuk nimettir.

Bugunku teknolojiyle aya gittik fakat dibimizdeki marsa dahi gidemiyoruz henuz ama birgun oda olacak insallah.


Biz düsuncelerimizde nereye kadar gideriz
Mesela Gunes sistemindeki en kucuk ve en uzak gezegen olan pluton a,
Oradan yan komsumuz olan andromeda galaksisine oradan en uzak olan 30 milyar isik yili uzaktaki z8_GND_5296 galaksisine gidebilirsiniz oradan zaten baska bir yerel super kumelere ulasirsiniz biraz daha uzaga giderseniz ise bugune kadar kesfedilmis en uzak görunen evrene ulasirsiniz.

İste dedigim gibi uzaklasmanin da yakinlasmanin da hicbir sonu yok hersey bizim zihnimizde bitiyor biz yasadigimiz sehirden sanarsak dunyayi oradan disariya cikamayiz cikamazsakda ne bilimden nede kesfetmekden bahsedebiliriz yeni nesillerimize...

   Sevgi ve saygilarimla...


Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 06, 2018

DÜŞÜNMEK BİZE NE KATAR


Farkina varsak da varmasak da gunluk hayatta bircok sey dusunuyoruz bunu yapmak icinde bircok nedenimiz varben basta hayatta kalmak icin.


Ama ben bugun size yemek yemeyi dusunmezsek, ise gitmeyi is yapmayi dusunmezse yada nefes almayi dusunmezsek neler olur gibi bayagi seylerden bahsetmeyecegim bunlari zaten beynimizin ilkel kisimlari sizin kararinizi sormadan dusunuyor ve uyguluyor.

Ben daha cok neokorteks yani alnimizin biraz daha gerisinde kalan beyin kisimimizda neler olup bitiyor bunun farkindamiyiz. Mesela yeni bir teknolojik cihaz cikdiginda buna olan merakimiz yada hic gormedigimiz biyerde gosterdigimiz merak iste bunlar bizim neokorteks dedigimiz bolumdeki dusunmeleri tetikleyen en onemli oldudur aslinda.

Peki düsünmek nasil olur ne konuda olur diye sorar herkes, bende diyorumki sinir yok limit yok zaman mekan hicbirsey yok, ne dusunmek istiyorsaniz onu akliniza getiriyorsunuz sonuc mu yeni fikirler yeni akimlar yeni hayatlar kisacasi yenilikler.

Böyle dusünmek bize ne mi katar ?
Herkese karsi daha hosgorulu olmayi
İnsan olmanin bilincini, kiymetini anlamak
Yeni kesifler kesfetmek
Bilinmeyen bilgileri bildirmek
Daha fazla okuyup daha az konusmak
Kararlarimizi mantikli ve tutarli almak
Gerceklerin ve gerekenleri bilmek
Hersey hakkinda birseyler bilmek...


İste biz insan olmanin geregini yerine getirirsek yani dusunursek okumaya baslariz okudukca dusunmeye dusundukcede kesfetmeye baslariz, iste bu noktadan sonra eski olan hersey eskide kalmaya baslar...
       Sevgi ve saygilarimla.


Devamını oku

  1 yorum
Mart 06, 2018

UZAY VE ZAMANIN BAŞLANGICI

Aslina bakarsaniz bu olay hakkinda ortaya atilmis birsuru dusunce ve teori kavrami vardir, bu yazmida sizlere bunlardan ve daha fazlasindan bahsedecegim.


Evren bugun itibariyle 13.7 milyar yil yasinda oldugu varsayilmaktadir yani buda bizim asirla isil yili ortemizi kapsadigi icin algilarimiz zayif kaliyor.
Evrenin yaratilmasi yada birilerine gore varolmasiyla zaman denilen olgu calismaya basladi zaten hicbirseyin olmadigi biryerdede zamandan bahsedemeyiz.

Nebula teorisi 
 Bu teoriye göre, Nebula adı verilen kızgın gaz kütlesi ekseni çevresinde sarmal bir hareketle dönerken, zamanla soğuyarak küçülmüştür. Bu dönüş etkisiyle oluşan çekim merkezinde Güneş oluşmuştur. Gazlardan hafif olanları Güneş tarafından çekilmiş, çekim etkisi dışındakiler uzay boşluğuna dağılmış ağır olanlar da Güneş’ten farklı uzaklıklarda soğuyarak gezegenleri oluşturmuşlardır. Ve surekli bir degisim ve gelisim icindedir.



Ikinci olarak ise Büyük patlama teorisi yani big bang insanlar arasinda daha yaygin ve daha bilinen turudur.
Bu teoriye gore ise evren ilk basta su kum tanesi kadar bir maddeden olusuyordur ama bu maddenin agirligi karsisinda bizim kum tanelerimiz sungerden farksiz kalir, iste bu bu madde cokelerek buyuk bir enerji biriktirdi ve bu enerjiyide patlayarak aciga cikardi sonucunda da evrenler ve galaksiler olustu.
Yani gokyuzune bakdigimizda gordugumuz 10 bin dunya buyuklugundeki kizil gunesimiz o kum tanesi kadar bile degildi .

Iste bunlari dusununce sorguluyoruz hayat bukadar kucuk aklimizda kucuk fakat gozumuzde buyuk olan dunya sadece bir atom kadar kaliyordu o kum tanesiyle karsilastirilinca ve giderek genisliyor galaksimiz dunya bile genisliyor bir zamanlar amerika kitasi afrika ve avrupayla birdi.
Dünyamiz yildizlar galaksiler hergun genisliyor peki biz insanlar aklimizla ne kadar genisleyebiliyoruz.
     Saygilarimla...

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 05, 2018

              FARKINDAMISINIZ


Farkindalik bircok insanin gunluk hayatta pek fazla kullanmadigi bir kelime,
Aslinda sadece bir kelimeden cok bir tur yasam bicimi de diyebiliriz buna.

Hepimiz hergun sabah uyaniyoruz elimizi yuzumuzu yikayip kahvalti yapip isimize okulumuza veya her ne isle mesgulsek onun basina gidiyoruz. Peki biz bunlari yaparken farkinda oluyormuyuz.

En basitinden bir ornek veriyim mesela hergun onlarca kez kapi aciyoruz alisilmis birsey degilmi hayatimizda bunu 1 defa ogrendik ve milyonlarca kez uyguladik ya bu isi yaparken farkina variyormuyuz.

Iste farkinda olmayan insan icin aklinda hep gecmise dair anilar tecrubeler yada gelecege dair bir takim hayaller ve beklentiler vardir bunlar da hep gunluk islerini yaparken ani yasamasina engel olur.

Ani yasamak iste bu farkindaligin ozetide budur aslinda, ani yasayan insan yani yapdiklarindan haberdar olan kisi yapdigi   isi yaparken hissedebilmesini saglar, mesela bir insanin ben cay iciyorum diyebilmesi ve kafasinda cayin lezzetini kokusunu hissedebilmesidir.

Farkindalik arttikca yapdigimiz isten daha da zevk almaya baslariz isimize daha fazla odaklanmamizi saglar bir insanin farkindaligi nekadar fazla olursa IQ su da o kadar fazla olur yani ani ve tutarli karar verme yetisi bundan kastim ise verdigi kararlarda duygusal davranip kendi istediklerinin pesinden kosup pisman olmak yerine cevresine bakip o anda yapilmasi gerekeni yapar



Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 04, 2018



İNSAN NEYLE YAŞAR

Zaman biz  farkına varsakda varmasakda bir şekilde hızlıca akıp gidiyor ve biz bu yaşama neler kattıgımızı hiç sormuyoruz yada sorgulamıyoruz.
çocukluk gençlik yaşlılık derken bi bakmıssınız yas yolun yarısına gelmis.


zaman ve insanlar ile ilgili görsel sonucu

Ömür biz farkında olsakda  olmasakda bize bazı şeyler sunuyor ve bunların karşılıgında bizdende bir seyler alıyor tıpkı insanlar gibi,
birseyler almamız için paramız olması gerekir insan hayatında ise bazı anıları yaşamak için zamanımız olması gerekir işte buda bizim sayılı olan ömrümüzün ücreti yada anahtarıdır siz neye kullanırsanız artık.

Çocukken oyunlar oynarız degilmi karşılıksız severiz karşılıksız fedakarlıklar yaparız bilmeyiz yanlışı çünkü  bize ögretilmemisdir belki bazı insanlar buyuzden bu kadar hata yapıyor.

Gençligimiz hırslarımız ve heveslerimizle arkadaş çevremizle oyalanıp durmaakdan hayatın gerçeklerrini görmekden o kadar uzagızki hata yapmak bize olagan bir şeymiş gibi geliyor.

Yaşlılık ise saçlarımızın agardıgı saglıgımızın azalldıgı bir ana denk  geliyor
iste tam bu zamanda sevdiklerimizi bir bir yitiriyoruz iste o an farkediyoruz sona yaklaştıgımızı ölümü hatırlamaya başlıyoruz bir zamanlar
dedikleri bizden çok uzak o diye bahsettikleri olgu yaklaşıyor.

zaman ve insanlar ile ilgili görsel sonucu
kısacası insan hayatı böyle sürüp gidiyor asıl meselede bundan sonra başlıyor
neyle yaşadıgımız anılarda neler birikdirdigimiz
mesela geçmisimizde dosluklar birikdirebildikmi peki ya aileyle geçirilen o kısacık ama ömre sıgmayan mutluluklar
yada ugruna ölümü dahi göze alabildiginiz hedefleriniz size ne kattı...

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 03, 2018

dream-filter-infrared-surreal (1)HAYALLER ve HAYATLAR
Bu fotoğrafı görünce aklıma ilk gelen şey hayal kurmak oldu. Ne kadar da güzel bir düşler dünyasına alıp götürüyor insanı. Peki, şöyle sorsam: hayallerin peşinden koşmak mı yoksa durup tehlikeli olup olmadıklarını düşünmek mi? Hangisini tercih ederdiniz?
Hayaller tehlikelidir. Hayatınızı mahvedebilir. Bu hiç kimseden duymayacağınız bir gerçek belki de. Herkes, aileniz, öğretmenleriniz, arkadaşlarınız hayallerinizin peşinden koşmanızı söyler ama kimse hayallerin size neler yapabileceğini söylemez.
Son zamanlarda sosyal medyada onlarca motive edici başarı öyküsü yer almaya başladı ama bunların, günlük yaptığımız sıkıcı işlerin arasında sadece biraz daha yol almamız için bize uzatılan motive edici birer yem gibi olduğunu düşünüyorum. Peki ya başarısız olanlar? Onlar hakkında bir şey duymak istemeyiz hiç, değil mi? Sokaklarda bozuk para dilenen birilerinin yanınıza yaklaştığını gördüğünüzde ne düşünürsünüz? Belki de onları, o konuma hayalleri getirdi, bilemeyiz.
Peki ya Kafka’ya, Schubert’e, Edgar Allan Poe’ya, Van Gogh’a, Nietzche’ye ve Karl Marx’a ne dersiniz? Dev hayaller kuranların kısacık bir listesi bu saydıklarım. Düşünceleri ve eserleri hala yaşıyor, ama kendileri nasıl yaşadılar? Hiçbirinin sonu mutlu son değildi. Meteliksiz öldüler ve yaşarken ünlü filan değillerdi. Böyle bir hayat ister miydiniz? Böyle olacağını bilseydiniz yine de hayallerinizin peşinden koşar mıydınız?
Umarım cevabınız “evet” olur.  Hayallerle ilgili olan en güzel şey ne biliyor musunuz? Almanız gereken büyük riskler. Yazı tura atmaya benziyor bu. Ya kazanırsınız ya da her şeyi kaybedersiniz.
Çok da karamsar bir tablo çizmemek adına çocukluğunuza dönün şimdi. Küçük bir çocukken hepimizin hayalleri olmuştur. Şimdi ilk karşınıza çıkan küçük çocuğa sorsanız mutlaka bir hayali vardır. Peki ya bu hayallere ulaşıyor muyuz ya da kaçımız o masum ama kocaman hayallere dokunabiliyoruz? Etrafıma şöyle bir baktığımda hayal ettiğimiz şeylerden çok hayallerimizden uzaklarda yaşadığımızı görüyorum. Bir sürü mantıklı neden sayılabilir tabi onlara ulaşamamanın sebebi olarak: çok gerçekçi değildir, aileler desteklememiştir, para yoktur, gelenekler ve toplumsal yargılar duvar oluşturmuştur, hayat şekillendirmiştir, belki geç kalınmış ya da erkenden sonlanmıştır her şey…
Önemli olan çocukluk hayallerinize ulaşıp ulaşmamak değil, otuz yaşında da olsanız, kırk yaşında da olsanız hayal kurmaya devam edebilmektir. Çünkü yaşamın ortalarında kurulan bir hayalle yeniden başlayabilir hayat, ne dersiniz?
Ve ben de öyle olduğuna inanıyorum. Hala hayatın çetrefilli yollarında mücadele eden küçük bir çocuk olduğumu düşünüyorum, hayalleri önünde giden. Belki burada hangi yolları seçtim ya da hangi yollardan gitmedim seçeneklerini paylaşmayacağım çünkü elbette her insanın hayatı başarılar, başarısızlıklar, şüpheler, ya da cevapsız bırakılan yüzlerce soruyla doludur. Ama yine de bir umut olmalı içimizde. Bir gün, bir yerde, bir şekilde gözlerimizi olmak istediğimiz yerde açabiliriz. Aslına bakılırsa önemsediğim tek başarı, umutsuzluklarda kaybolmamak, nerede olduğunu, nereye gidiyor olduğunu kısacası yaşam yolculuğunun rotasını bilmek. Bana kalırsa kaç yaşında olursanız olun, ister yedi yaşında bir çocuk, ister elli yaşında kocaman bir yetişkin olun asla hayallerinizin peşini bırakmayın. Onları takip edin, gerçekleşmesi için çabalayın. Kalbinizin en derinine hayalinizi koyun, o sizi gerekli yere götürecektir.
Peki ya siz hayallerinizin neresindesiniz? Ya da hayalleriniz kalbinizin en derininde mi? Onları ortaya çıkarıp burada görünür yapmaya ne dersiniz? Paylaşımlarınızın bu yazıya güzellikler katacağından hiç şüphem yok.
Amaçlı ve hayalli günler diliyorum..

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 01, 2018

GALAKSİİZDEKİ YILDIZLAR


Son zamanlardaki popüler sorusu ise “Evrendeki en büyük yıldız hangisidir?” Bu soruya basit bir cevabım vardı: “Evren çok büyük bir yer ve muhtemelen en büyük yıldızın hangisi olduğunu bulmanın yolu yok.” Bu cevabım onu pek memnun etmemiş olacak ki soruyu biraz değiştirip yeniden sordu: “Bildiklerimiz arasında en büyük yıldız hangisi?” Ayaküstü sohbet ederken, internet erişimi olmadan, bu soruya cevap vermek güç. Eve döndüğümde biraz araştırma yaptım ve bulduklarımı sizinle paylaşmak istiyorum.

Cevaba geçmeden önce, boyutları daha rahat ölçeklendirmek amacıyla, kendi yıldızımız olan Güneş’e bakmamızda yarar var. Güneş’in çapı 1.4 milyon kilometredir. Bu sayı ölçeklendirme konusunda fikir edinmek için oldukça büyük. Astronomlar, Güneş’ten büyük veya küçük yıldızları karşılaştırmak amacıyla “Güneş yarıçapı” ve “Güneş kütlesi” terimlerini kullanıyorlar. Güneş’in yarıçapı 690.000 km ve kütlesi 2 x 10 üzeri 30 kilogramdır. Yani 2.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000 kg!
Galaksimizdeki büyük yıldızlardan biri 7.500 ışık yılı uzaklıktaki Eta Carinae yıldızıdır ve yaklaşık 100 Güneş kütlesine sahiptir. Güneş’ten dört milyon kez daha parlaktır. Güneş rüzgarlarıyla beraber, yıldızlar, zaman içinde kütle kaybına uğrarlar. Bu kayıp Eta Carinae için oldukça fazla. Öyleki, her yıl, 500 Dünya kütlesi kadar madde kaybına uğruyor. Madde atımının bu kadar fazla olması nedeniyle, astronomlar için, yıldız rüzgarlarının nereden başladığını ve nerede bittiğini tespit etmek oldukça güçtür.  Ama şu an için Eta Carinae’nın yarıçapının Güneş’in 400 katı olduğunu söyleyebiliriz.
YILDIZLAR ile ilgili görsel sonucu

Ama bu hiç birşey! Bilinen en büyük yıldız VY Canis Majoris, kırmızı süper dev bir yıldız. Canis Major (Büyük Köpek) takım yıldızında ve Dünya’dan yaklaşık 5.000 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Minnesota Üniversitesi’nden Prof. Roberta Humphreys’in yakın zamanda yaptığı çalışmalar sonucunda yıldızın, Güneş’ten 2100 kez daha büyük olduğunu söyleyebiliyoruz. Böyle büyüklükteki bir yıldız, Güneş’in olduğu yerde olsaydı, sınırları Satürn’ün yörüngesini geçiyor olacaktı.
Bu noktada, VY Canis Majoris’in büyüklüğü konusunda bütün astronomların aynı fikirde olmadığını söyleyelim. Bazı astronomlar yıldızın Güneş’ten 600 kat daha büyük olduğunu söylüyorlar. Bu da yıldızın, Mars’ın yörüngesine kadar uzanacağı anlamına geliyor.
Orjinal sorumuzun dışına çıkabilir ama gerçekten bu yıldız evrendeki en büyük yıldız mı? Açıkcası, en büyük yıldızı bulmak imkansız. Evren gerçekten çok büyük bir yer ve her köşesine dikkatlice bakmak, araştırmak oldukça zor.
Büyük yıldız peşinde koşanlar için teorisyenlerden ufak bir ipucu: Yıldızların sıcaklıkları. En büyük yıldızlar aynı zamanda en soğuk yıldızlardır. En büyük yıldız soğuk bir süperdev olacaktır. Örneğin VY Canis Majoris’in hesaplanan sıcaklığı 3500 Kelvin’dir. Gerçekten büyük yıldızlar soğuktur. 3000 Kelvin sıcaklığa sahip bir süperdev, Güneş’ten 2600 kez büyük olacaktır.
Son olarak, burada söz konusu alan çeşitli nesnelerin boyutunu gösterir kısa animasyonu izleyebilirsiniz. Animasyon bizim küçük gezegenimizle başlıyor ve VV Cephei A ile bitiyor. Sanırım VY Canis Majoris ile ilgili son bilgiler animasyonun hazırlandığı sırada henüz yayınlanmamıştı.

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 01, 2018

ZAMANDA GERİYE YOLCULUK



Zamanda yolculuk sadece kurgucuların değil fizikçilerin de üstüne epey kafa yorduğu bir başlık. İki ana başlıkta incelenen zaman yolculuğu geleceğe ve geçmişe yolculuk olarak ayrılıyor. Fizikçilerin bir konuda şüphesi yok. Evet, geleceğe yolculuk mümkün. Einstein yüz yıl önce bunun mümkün olduğunu gösteriyor. Kolombiya Üniversitesi fizik ve matematik profesörü Brian Greene, Einstein’ın geleceğe yolculuk anlatımını basitleştirerek aktarıyor. Bir insanın uzayda ışık hızında yolculuk yapması ve daha sonra Dünya’ya dönmesi durumunda uzayda yolculuk yapan insan için zaman “daha yavaş” akıyor. Dünya’da ise zaman normal seyrinde ilerlediği için, söz konusu uzay turisti Dünya’ya iniş yaptığında aslında geleceğe gelmiş oluyor. Yani zaman yolculuğu yapıyor. Aynı şekilde eğer gerçekten çok güçlü bir yerçekimi gücünün olduğu bir bölgenin yakınlarındaysanız, örneğin bir kara deliğin ki bir kara deliğin yakınında olmak ister misiniz emin değiliz, zaman göreceli olarak yavaşlıyor. Böylelikle Dünya’ya, normal zaman akışına döndüğünüzde yeniden geleceğe gitmiş oluyorsunuz. Yani evet, geleceğe yolculuk mümkün. Fizikçilerin hemfikir olduğu bu konu tartışmalı bir başlık değil. 



zamanda yolculuk ile ilgili görsel sonucu


Geçmişe gitmek mümkün mü? Ancak söz konusu geçmişe gitmek olduğunda işte bu noktada işler karışıyor. Zamanda yolculuk bir makineye oturup tarihleri girmekten ibaret değil ne yazık ki. Geçmişe gitmekse geleceğe gitmekten çok daha karmaşık. Bu noktada devreye yine Albert Einstein giriyor. Geçmişe yolculukta kayda değer teorilerin vazgeçilmez parçası uzaydaki solucan delikleri oluyor. Einstein’ın keşfettiği bu kavramı uzay yolculuğu sırasında kullanabileceğiniz “kestirmeler” olarak düşünebilirsiniz. Uzayda bir noktadan diğer noktaya taşıyan bu tünellerin giriş ve çıkışlarınınsa değiştirilebileceği düşünülüyor. Yani solucan delikleri uzayda bulunduğunuz zaman ve mekandan bir başka zaman ve mekana atlamanızı sağlayabilir. Ancak ne yazık ki solucan deliklerinin gerçek olduğuna dair bir kanıt bulunmuyor. Greene solucan delikleri olsa dahi onların içinden tek parça halinde geçip gidilebileceğinden emin değil. Yani oldukça etkili bir teori ancak ne yazık ki çok fazla belirsizlik içeriyor. Solucan deliklerinin manipülasyonu da buna dahil. Bu sebeple pek çok fizikçi geçmişe yolculuğun çok da mümkün olmadığı görüşünde. Zamanda yolculuk yakın gelecekte çok olası görünmüyor, ancak bu konsepti sevenlerin izlemediyse mutlaka 2014 yapımı Interstellar’ı izlemesi gerektiğini düşünüyoruz 

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Mart 01, 2018



UZAY ZAMAN

Evrende hiçbir şey, ışıktan daha hızlı yol alamaz. Buna her türlü gökcismi ve parçacık da dahil. Örneğin bir meteor, saatte 50 bin km hızla Dünya’nın yanından düz bir biçimde geçmek isterken, gezegenimizin kütleçekimi onu yolundan saptırır ve yönünü değiştirir. Cisim ne kadar yavaş geçiyorsa, Dünya’nın çekimi yönünü o kadar fazla değiştirecektir. Aynı biçimde, gezegenimizin (veya başka bir gökcisminin) yanından ne kadar hızlı geçerseniz, kütleçekimin yaratacağı etki sizin için o kadar az olur. Dolayısıyla, bir meteorun Dünya’nın yanından yönü değişmeden geçebilmesi için çok hızlı hareket ediyor olması gerekir.
Buradan şunu anlamış olmalısınız; hareket hızınız ne kadar fazla ise, çevrenizdeki gökcisimlerinin kütleçekiminden o kadar az etkilenir ve o kadar düz bir doğrultuda hareket edersiniz. Ancak, evrendeki en yüksek hız ışık hızı olduğu için, her cisim kütleçekiminden öyle ya da böyle etkilenecek ve asla düz bir doğrultuda (yeterince uzun mesafeler için) hareket edemeyecek.
Einstein’ın “eğri uzay-zaman” dediği olgu, en basit ifadeyle budur. Kütleçekim nedeniyle uzayda düz bir doğrultuda yolculuk yapabilmek, ışık dahil her madde için yeterince büyük uzaklıklar söz konusu ise pratikte mümkün değildir. Yani, asla uzayda (yeterince uzun mesafede) matematiksel olarak mükemmel düz bir çizgide ilerleyemezsiniz. Sizin düz olarak algılayacağınız rotanız, çevrenizdeki büyük kütleli cisimlerin etkisi ile gerçekte eğri büğrü bir hal alır.

Devamını oku