Hiç yorum yok
Şubat 12, 2020

BEYNİ RESETLEMEK

Uçakların kuşlardan; Wolkswagen, nam-ı diğer tosbağa veya Vosvos arabalarının tasarımlarında adı üzerinde kaplumbağalardan esinlenildiği söylentilerini hepiniz duymuşsunuzdur. Bunun yanında, arabaların veya uçakların motor sistemlerine bakarsanız, insan vücuduyla ilişkisini görürsünüz. Dolaşım, sindirim, boşaltım, iskelet sistemi gibi sistemler, adları farklı da olsa araçlarda da mevcut. Peki, insan bu tasarımları bulurken başka neye bakacak ki? Tabi ki etraftaki canlılara ve bu canlıların en gelişmişi olan insana.

AKIL ile ilgili görsel sonucu

Bilgisayarları da düşünürseniz, tıpkı insana benzemektedir. Hatta diğer araçlardan fazla olarak yapay bir zekâya bile sahiptir. Yapay zekâ, derin ve ilginç bir konu olduğu için onu sonraki yazılarda işleyeceğiz.
Tekrar bilgisayara dönerek parçaların bazılarını kontrol edelim:
Hard Disk – Ana Bellek (Ana hafıza)
Ram – Ön Bellek (Kısa dönem hafıza)
Bunlar, zaten adlarını direkt olarak benzetildiği sistemlerden alırlar. Kısa dönem hafıza yani önbellek, gün içinde kullandığımız verilerin muhafaza edildiği; anlık değerlendirmelerin yapılarak fiilleri ortaya çıkartan bölüm. Ana hafıza da yani hard disk, buradan geçerek artık bizim olan ve kullanabileceğimiz bilgilerin muhafaza edildiği bölgedir. Örnek verecek olursak, tanışırken bize ismini söylemiş olan birinin aradan birkaç saat, hatta birkaç dakika, bazen de birkaç saniye kadar kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen ismini hatırlayamıyorsak, bu kısa dönem hafızanın bilgiyi ana belleğe atmadığı, bu süreçte de yeni gelen bilgileri aldığı için eskilerini, dolayısıyla o kişinin ismini de sildiği bir gerçektir.
Bilgisayardakinde ise kurulu olan programlar veya bu programları kullanarak oluşturduğumuz dosyaların ana bellekte olduğu bellidir. Fakat, bir program çalıştırırken örneğin, açık olan bir word belgesi kaydedilmediği sürece, kısa dönem hazıfada yani Ram (Random Access Memory) de olacaktır. Eğer bilgisayarımız resetlenirse, elektrikler kesilirse veya bilgisayara aşırı yüklenirsek Explorer tarayıcısının kendini resetleyeceğinden bu belgenin kaybolma ihtimali vardır (son yıllarda çıkan Office programlarının bu kaydedilmeyen belgeleri saklamak gibi bir özelliği vardır. Konuyu dağıtacağından oraya girmiyoruz). İşte burada da kısa dönem hafıza silinmiştir.
Bunların yanında, dış dünyayla iletişim kurmamızı sağlayan ağız, göz, kulak, eller-ayaklar gibi organlarımız vardır. Bilgisayardaki iletişim ise yoğunlukla Fax-Modem ile, Fareyle (mouse), klavyeyle, yazıcı ve USB girişler gibi çeşitli giriş-çıkış (input-output) denilen veri girdi-çıktısı sağlayan birimler ve sistemlerle olur.
Bilgisayarlar bu durumda insanoğlunun şu ana kadar kendine en çok benzetebildiği aygıtlardır. Hatta o kadar benzetmiştir ki, bir gün bu sistemlerin insanlığı sona erdirebilecek zekâ ve kapasiteye ulaşacağı senaryoları oldukça çokça görülmüştür.
Son yıllarda bilim adamları, elektromıknatıslar kullanarak, beyni ‘reset’leyen ya da ‘reboot’ eden yeni uygulamalardan söz ediyor. Hatta bu uygulamalar özellikle ağır depresyon tedavisinde kullanılmaya başladı bile..
Beyninizin bir bölümünü reset'lemeye ne dersiniz? Yaşadığınız acılardan ya da unutmak istediğiniz, ama rüyalarınızda bile peşinizi bırakmayan anılarınızdan kurtulmanın bir yolu olsa, dener miydiniz? Diyelim ki, bilgisayarınızda olduğu gibi bir 'tık'la tüm zihninizi boşaltıvereceksiniz. Ya da beyninizde depresyona neden olan kısmı 'restart' ederek, tüm fonksiyonların normale dönmesini sağlayacaksınız.Bilgisayarlarda bu gibi arızalar olduğunda resetlemek bir çare olabiliyorsa bu olay insanda neden yapılamasın? Tabii bu işlemi bir uzmanın yapmasında fayda var. Maazallah, beyninizi reset'lemeye çalışırken konuşma, hareket etme gibi temel bilgileri de yanlışlıkla silebilirsiniz.
Depresyon Tedavisinde Yeni Yöntem..
Yaklaşık on yıldır, bilim adamları beyni reset'leyecek ya da düzensiz seyreden beyin fonksiyonlarını yeniden düzenleyecek yöntemleri araştırıyor. Hatta son yıllarda Avrupa'da, Özellikle ağır depresyon tedavisinde, beynin işleyişini tamamıyla değiştiren bir uygulama kullanılıyor: Transkraniyal Manyetik Stimulasyon (TMS). Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Hakan Yöney, bu yöntemi kısaca, "Elektromanyetik alanlar kullanarak, beyin fonksiyonlarını araştırmak ve etkilemek için kullanılan bir uygulama" olarak açıklıyor.
Bu uygulamanın, gelecekte depresyon ve diğer psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisinde, ilaç ve diğer yöntemlere alternatif olabileceği iddia ediliyor. Şimdiden bu uygulamanın olumlu sonuçlarını görenler de yok değil, iki çocuk annesi bir kadın, kronik depresyonunu atlatabilmek için, neredeyse başvurmadığı te*davi kalmadığına inanmıştı. Ta ki geçen yıl, depresyon tedavisiyle ilgili yeni bir uygulama için gönüllüler arandığını öğrenene kadar. Bir süre sonra da, Colombia Üniversitesi' ndeki New York Psikiyatri Enstitüsü'nde, kafatasının üzerine yerleştirilen elektroman*yetik bobinin altında bir iskemlede otururken buluyor kendini. Yani bu düşünce çoktan uygulamaya geçmiş durumda.
New York Psikiyatri Enstitüsü, TMS uygulamaları konusunda araştırma yapan dünyanın sayılı bilim kurumlarından birisi. Amaç, bobindeki güçlü mıknatısların oluşturduğu dalgalar*la, beynin ilgili kısmındaki depresyona neden olan düzensizliği reset' lemek. Tedavi haftada bir, birer saatlik seanslarla altı hafta devam ediyor. Kadın üçüncü haftadan sonra, değişiklikleri hissetmeye başlıyor. Lezzetli yemeklerden, güneş ışığından yeniden keyif almaya başlıyor. Üstelik uzmanlar, bunun bir tesadüf olmadığını söylüyor. ABD Ulusal Beyin Sağlığı Enstitüsü denetiminde 240 depresyon hastasıyla gerçekleştirilen uygulamalar da aynı başarıyı işaret ediyor. Çalışma ekibinden Dr. Saran Lisanby, gelecek yıllarda TMS' nin, depresyonda en etkili ve yan etkisiz tedavi olarak benimseneceğini belirtiyor.
Çökerse, Sistemi Yeniden Yükle..
Söz konusu bobinler, elektromanyetik dalgalar olunca, aklımıza hemen elektroşok yöntemi ve Matrix filmi geliyor. Biliyorsunuz filmde beynin içine sokulan bir tür iğneyle elektroşoklarla bilgisayar sistemine bağlanılıyordu.
Manyetik stimülasyon, hiçbir elektrik bağlantısı olmadan, beyin işleyişini düzenleyen bir uygulama. Üstelik, elektroşok gibi kasılmalara neden olmadığı için, anestezi ya da kas gevşetici gibi önlemlere de gerek kalmıyor. Bu yöntem, ülkemizde de şiddetli depresyon tedavisi için Memory Center' da uygulanıyor. Elektroşok, depresyon tedavileri arasında en etkili yöntem olarak görülüyor. Hatta boğazını keserek intihara teşebbüs eden hastalar bile, bu tedaviyle kısa sürede yeniden şarkı söyleyip gülmeye başlıyor. Ne var ki, vücuda elektrik verildiği için, yanlış bir uygulama çok ciddi sonuçlara yol açabiliyor. "Oysa elektromıknatıslar sadece 2 cm' ye etki eder. Yani uzman beynin hangi bölgesini hedefliyorsa, sadece o kısımda değişiklik olur. Dolayısıyla hiç bir tehlikesi bulunmaz. MR gibi bu yöntem da hamilelerde dahi kullanılabilir.
Peki, beyne gönderilen elektrodalgalar ne işe yarıyor? Beyin hem elektrik hem de kimyasallarla ilgili bir organdır. Yani ilaçlar nasıl beynin salgıladığı hormon ve diğer kimyasalları etkiliyorsa, bu yöntemle de kortekste gerçekleşen elektrik akımı yönlendiriliyor. TMS yoluyla beyne gönderilen akım vuruşlarıyla, beyin sinirlerinin birbiriyle olan iletişimi düzenleniyor. Vuruş frekansı ve şiddeti ayarlanarak, ilgili kısımdaki işleyiş hızlandırılıyor ya da yavaşlatılıyor. Beynin gelişmiş bir bilgisayar olduğu düşünülürse, işlemi şöyle açıklamak mümkün: Network reset' lenerek, bilgisayar uzmanlarının sık kullandığı terimle beyin reboot ediliyor, yani sistem yeniden yükleniyor (Matrix filminin sonunda da virüs temizlenemeyince-öldürülemeyince çareyi, bozulan sistemi yeniden yüklemekle buluyorlar).
Tersten bakarak söyleyelim. Beyin gelişmiş bir bilgisayardır. İçinde 140–150 milyar kablonun bulunduğu çok karmaşık bir bilgisayar. Beyni bir şehre benzetip bu kabloları da birer ev olarak düşünelim. Her ev içinde de 8 bin telefon olsun, işte, beynin çalışması, tüm bu telefonların bir*biriyle bağlantı kurmasına benzer.
Kişilik Değişebilir mi?
Son yıllarda Kanada ve Avrupa'da şiddetli depresyon tedavilerinde kullanılan TMS yöntemi, ABD'de sadece araştırma amaçlı uygulanıyor. Ülkemizde ise iki yıldır psikiyatrik rahatsızlıklara yönelik bu uygulama, daha önceleri de kas sorunlarının tedavisinde kullanılıyordu. Yöntemin şizofreni, obsesif kompülsif bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu ve parkinson tedavisinde de kullanılabileceği yolunda çalışmalar devam ediyor.
Time'da yayımlanan haberin başlık sorusu, kafatası üzerinde dolaştırılan mıknatıslarla, insan kişiliğinin ya da özelliklerinin değiştirilip değiştirilemeyeceği. Biz de bu soruyu uzmanlarımıza yöneltiyoruz. Dr. Oğuz Tan, gelişmelerin bu yolda olduğunu dile getiriyor:
"Örneğin beyinde bulunan Amigdala adlı organ, insanın korku faaliyetle*rini kontrol ediyor. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, bu organ alındığında, farelerin hiçbir şeyden korkmadıkları gözlemlendi. Belki gelecekte, insan Amigdala' sını etkileyerek, gereksiz korkulardan kurtulmak mümkün olacak."
Yakında kötü anıları hafızadan silmek için de bir nöropsikiyatri merkezine gitmek yeterli olacak. Çünkü şu sıra bilim adamları, her iki şakağın arkasında bulunan hipocampüs' ler üzerinde çalışıyor. Bu bölgelerin asli görevi, hafızayla ilgili faaliyetleri yönetmek.
Beyin üzerindeki araştırmalar, beyni reset'lemeye kadar vardığına göre, Öyle görünüyor ki önümüzdeki yıllarda istenilen davranış biçimlerinin ve kişilik özelliklerinin hard disk'e yüklenmesini mümkün olacak.
Bazı bilim adamlarına göre yakında kötü anıları hafızadan silmek için bir nöropsikiyatri merkezine gitmek yeterli olacak. Beynin sırlan keşfedildikçe, gelecekte belki de istenilen davranış biçimleri ve kişilik özellikleri de hard disk'e yüklenebilecek. İnsanların bunu aklını tezkiye etme çalışmalarıyla, psikiyatrik tedavilerle, Amerika’ da olduğunu bildiğimiz grup seanslarıyla yaptığını düşünürsek, sonuçta bunlar da insanlar arasındaki elektromanyetik dalga aktarımlarıyla veya kendi kendine yapılan beyin dalgalarını düzeltici çalışmalarla yapabildiğini biliriz. Ve buna da bir nevi “yükleme” yöntemi diyebiliriz. İleride bunun bilgisayarlarla sağlanması çok da şaşırtıcı olmaz galiba.

Aktüel Dergisi Nisan 2005

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Ocak 28, 2020

HALA HAYATTAYIZ (Öz farkındalık üzerine)

çok zeki, insanlar ile ilgili görsel sonucu


Hala hayattayız ve yaşayacak çok şey var

Geriye baktığımızda geçmişin anılarını birikmiş geleceğin hayallerinin ise daha orada duruyor olduğunu görürüz zaman tıpkı kum saati gibi koskoca bir geçmiş ve gelecek arasında işler, geçmişin anıları üzerinde yükselerek gelecekten gelen ufak kum tanelerini yakalamaya çalışırız halbuki hayatın içeriği yalnızca geçmiş ve geleceğe sığmayacak kadar daha derin ve anlaşılmazdır bu yüzden üzerine düşünülecek ve öğrenilecek o kadar bilgi vardır ki muhtemelen bildiklerimiz hiç konumunda kalacaktır.

Doğum ve ölüm insanı bu dünyada birbirine eşitleyen yegane iki oluştur yaşam ise yalnızca içeriğinin doldurulabildiği sürece değer kazanabilen bir yapısı vardır bu arada amaçlar, arayışlar, anlamlar, bilgiler en önemlisi de be şeylerin bilincinde olmak vardır hepimiz için yaşam büyük bir bilinmezdir bu bilinmezliği aşmak için seçimler tercihler bir çeşitli insani devinimler yaparız fakat hepimiz kusursuz bir netlikle bilemeyiz zaten bu arayışları hayatın içeriğini oluşturan o bilinmezlik değimi. Kimse bir saniye sonrasını bilmezken ölüme inat yaşıyor gerçi çok az insan bunun farkında ama bilinçli olmak da kendi varlığının farkında olmayı gerektiriyor .

En basit haliyle 3 boyutlu bir evrende yaşıyormuşuz ama daha fazlası olduğunu biliyoruz daha düne kadar zamanın 4. Boyut olduğunu kimse bilmiyordu gerçi biz hala ki boyutta yaşıyoruz ama muhtemelen birkaç bin yıl sonra gelecek olanlar bizden daha fazlasını bileceğine eminiz.
Birçok insan amaçlar kısmında tek bir alanda uzmanlaşmayı ister çünkü yaşadığımız toplum bunu gerektirir bizim maddi yaşamımızın gerekliliği de öyle lakin her insan aklını özgürleştirmek ister hiçbir zaman oda tam olmazda neyse Bunun için okuruz eğitiliriz düşünürüz hayal kurarız duygularımızın farkına varırız evet ancak bu sayede insan olduğumuzu biliriz yoksa insan ilkelleşir evrime inanır mısınız bilmem ama ben inanırım eğitimsiz aklını kullanamayan insan var olduğunun bilincine varmayan her canlı muhakkak daha daha aşağı bir canlıyı taklit etmeye çalışacaktır.

Doğru insan olduğumuzun farkına varmalıyız bu o kadar basittir ki görünüşte her insan sıradan bir canlıdan farksız görünür hatta daha aciz lakin akıl bütün evreni geçmişi geleceği kapsamıştır akıl daha doğrusu onun içinde gerçekleşenler insan yaşamının en temel noktasını oluşturur. Hiçbir şey tesadüfi değildir her olayın içeriğinde oluşumunda binlerce küçük olay neden parçacıkları yer alır bunun birkaçı eksik olduğunda onun ters gitmesi elzemdir bir olayın yanlışa gitmesi bu sebepten daha kolaydır. İnsan bedensel olarak küçük akılsal olarak sonsuz bir büyüklüktedir lakin çoğu bunun farkında değil.

Bir ölüm korkutabilir bizi hatta birçok korkunun temelinde bu ölüm vardır fakat akıllı olan insan ölmekten korkmak yerine boşa yaşamaktan korkmalıdır, Hayatın içinde acılar zorluklar kötülükler vardır bunlar kafamızı meşgul eder çünkü bu olumsuz olayla geçse de onların zihnimizdeki duygu dünyamızda bıraktığı yansımaları hala yaşıyordur bunlarda zamanla yok olur fakat yok olmadan önceki süreçte insana kattıkları herşey bu olumsuzlukların yanında çok küçük bir parça kalır.

Birçok insan tesadüfen karşılaşır fakat tesadüfen samimi olmaz onun için karşılaştığımız insanlar ne olursa olsun her şeye rağmen iyi niyetimizi korumaya çalışmalıyız ancak böyle bir fark oluşturabiliriz

Etrafınıza iyi bakın iyi bir gözlemci olun en basit şeylerde en büyük nedenler oluşturun bu sayede doğanın gizemlerini çözebiliriz o bize en büyük öğretmenliği yapar bunu yaparken de hiç acımaz çünkü insan değildir insan acır bu sayede vicdanının farkına varır bu sayede bir kişiyken binlerce kişi olup doğayı boyunduruğu altına alır.

Bazı yalanlar vardır ve biz bunlara isteyerek yada istemeyerek inanırız çünkü bir düzen oluşturmamız için ihtiyacımız vardır kimilerinin bizden yüksek olduğuna inanırız otorite oluştururuz kimi zamanda bu günüm güzel geçecek diyerek kendi düşüncelerimize otorite oluştururuz fakat en basit nedenler iyi geçmesini istediğimiz bir günü yıkabilir işte düşünceler, duygular hayaller, umutlar amaçlar, anılar ve daha niceleri bizleri oluşturuyor bizlerin içsel farkındalığı artıkça bütün bu anlamsızlıklara güleriz çünkü artık uyanmışızdır suyun içinde yüzen bir balıkken yüzeye çıkıp bulutları görmüşüzdür  balıkların uykusu çok kısa olur akıllı insanların bu yalanlara inanması da öyle bu yüzden ben daha yeni uyandım.
Varlık ve yokluk işte sorgulanması gereken bir şey, herşey ve bizler için.

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Ocak 26, 2020

NEDENSELLİK ?

Bir soru ancak bukadar derin olabilirdi anlamadan önce sorulan birçok kapının anahtarı olan bu neden kelimesinin sorularının bize neler kazandırdıgı...



Bir bilgi ögrenmeden önce, bir buluş yapmadan, bir yerlere gitmeden önce mutlaka kullandıgımız neden kelimesi bizim varolan bilgi dünyamızın kapısını açmak için kullanabilecegimiz bir anahtar niteligindedir. Birçok sorunun başına neden gelir birçok başlangicin sonucu nedenlerle degerlendirilir ama aslında nedenlerin hepsi sonuçların bir yansımasıdır.

Bu dünyada ve akıl dünyamızda herşey basıt bir zıtlıgın kesişiminden ibarettir en basit haliyle varoluşunu sorgulayan insan mutlaka biryerde bir sonuca ulaşacak ve bu sebepten yeni nedenler üretecek, bizim nedenler üretmekten nedenleri aramaktan kastımız sonuclara giden yolda bişeyler bulmaktır birçok amacç oluşturan şeyde bu nedenlerdir.
Nedenler bilimlerin anahtarı niteligindedir niçinler dinlerin nasıllarsa aklın sorunlarıdır gerçekten duyularımızla algıladıgımız şeyleri dogru olarak biliriz aklımızla bildiklerimizi yine duyularımızla test ederek kanıtlarız bu yolun (bilme arayışının) yolunda aklın en temel anahtarı şüphesiz neden sorusudur ?
Platon un da dedigi gibi
"Sorgulanmayan her hayat solmaya mahkumdur"
peki siz neleri sorguluyorsunuz?

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Kasım 19, 2019

NEDEN HAYAL KURARIZ !

Hayak kurmaktan çekinmeyin, gerçekleşmeme ihtimali sizi ürkütmesin!
Neden mi...



biz neden hayal kurarız? hayal nedir? hayal kurmak için ne gerekir? hayaller nasıl şekillenir?
işte bu soruları sordugumda yaklaşık 1 yıl önceydi neden hayal kurarız diye sormuştum kendime cevabı basitti aslında hayatın içinde ve yaşamın şekillenmesini saglayan görünmez soyut düşüceydi  hayal.
Hayal düşüncenin insana fısıldamasıdır bu fısıldama ki bu bir ugraşa dönüştügünde kendini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştırıyor. Bu ugraşın ne veya nasıl oldugunun bir önemi yok sadece o yolda bir adım olması  ve sizin isteginizle şekillenmesi sonuçlanması önemlidir.
Örnegin bir güzel bahçeli bir eviniz olacagını hayal edin bunun oluşması için hepiniz o evin temelini ellerinizle kazıp tuglalarını tek tek yerleştiriyormusunuz? yada harcını karıp demirini kendiniz mi döşüyorsunuz tabiki hayır alakasız! toplumsal fayda güden bir işte çalışıyorsunuz emeginizi enerjinizi ve zamanınızı harcayarak herkesçe kabul görmüş kagıt parçaları kazanıyorsunuz onlarla da o evi degişiyorsunuz hepsi bu. Hayaller de kendini bu şekilde gerçekleştirmeniz için sizden bir yol bulmanızı bekler.
Hayaliniz ne olursa olsun önemli mi sonuçta yaşadıgınız dünyadan sizi soyutlayıp kendi evreninizi oluşturmanızı saglamıyor mu? öyleyse neden yalnızca karnımızı doyurmaktan başka hayaller kuramıyoruz biz. Yıllar önce Shakspare in de dedigi gibi yaşamak kaygısından kurtulsa insan ne rüyalar görebilir diye bu kaygı bizi düşünce körlügüne sürüklüyor galiba.

En baştaki soru neden hayal kurarız?
gelecek hakkında öngörülebilir tahminde bulunabilmek için demişlerdi birileri fakat hayal yani kişinin soyut düşünce yetenegi sadece gelecekten ibaret olamaz geçmişi şimdinin derinligini zamanı aşıp mekanı da aşıp hiç göremeyecegimiz yerleri kişileri tasarlamamızı saglar bunun için de yalnızca aklımızı kullanır.
Hayaller kurun bunları yazın kendi hikayelerinizi oluşturun, belki büyük bir yazar olursunuz bu ülkenin senaristlere de ihtiyacı var, kurdugunuz hayaller sizi bilime anlamaya yöneltebilir ne güzel yeni teoriler tezler atın ortaya bilimsel buluşlar yapmaktan çekinmeyin, ilginizi çeken yöne odaklanın mesela bir sanat dalıyla işleyin hayallerinizi resmini çizin heykelini yapın bir enstrüman ögrenip onunla seslendirin. Çünkü bütün geçmiş ve gelecek orada.

Unutmayın ki yapılan yapılmakta olan ve yapılacak olan herşey bir zamanlar hayaldi.

--son olarak
Bugun şu deyim aklıma geldi aç kalsın da aklı başına gelsin hani derlerya hep sanki cezalandırmak istercesine o kadar basitmi herkesden farklı olup aklını başına almak için kişinin aç kalması mı gerekir? O kadar olmasa da fazla doymakdan degilmi birçok hatalarımız ramazan bayramlarını düşünün herkes açlıgın halsizliginden nasılda uykuya dalar başkalarının derdiyle ugraşamaz işte kusursuz iyilik ve kötülük de bu aşamada oluşur.

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Kasım 10, 2019

EPİCTETUS kimdir? (kölelikten filozofluga)

Tarihin çokda uzak olmayan bir zaman diliminde yaşamış bu fiozofun hayatı bile aslında bir insanın yaşamının farklı bir şekilde ele alınmasıdır Kimdir bu adam ve neler yapdı?


epictetus kim ile ilgili görsel sonucu

Milattan sonra 55 ile 135 yılları arasında pamukkalae o zamanki adı hearoplis de yaşamış daha çok sokrates, diyojen gibi filozoflardan etkilenerek stoacılık akımının en önemli temsilcilerinden biri olmuştur, (Stoacılık akımı insanın bireysel beniliginin tanrı ile bütünleşerek mükemml insan olma yolundaki hikayesini anlatan felsefi akımdır bu akımda insanlar doga ile uyumlu yaşarlar ve ahlak ve erdem ile dünyadaki yerlerini tamamlarlar.)
ilerleyen yıllarda roma imparatoru neron un karısının hieropolis e hastalıkdan kurtulmak için geldigi yıllarda kendisini krala tanıtmış ve kralın ölüm yılından sonra kendisi azat edilmişdir. azat edildiken sonra yunanistan a giderek nocopolis kentinde etik üzerine stoacılıgı yaymak için bir okul açmış ilk ögrencilerinden bazları klasik felsefenin temelini atmış  hatta zamanın roma imparatorunun oglunun da bu çocukla arasında oldugu sanılmaktadır. Hayatı boyunca 8 kitap yazmış günümüze ise 4 tanesi ulaşmıştır bunlara google a yardıgınızda zaten direk çıkacaktır.
Şöyle bir sözü vardır 'Ölümden kurtulamam fakat ölüm düşüncesinden kurtulabilirim' bu sözü insan ilişkilerinde ne kendimizi nede başkasını suçlamamayı olay üzerine oluşturdugumuz o düşüncelere kızmamız gerektigini savunur

Bu filozof hakkında bişeyler yazmamın sebebi ise günümüz insanınının bireysel keşif yolculugunda bir örnek teşkil etmesidir. Hepimiz bir yere bir işe ait olmak için varız bu aidiyet bizim toplumsal tabelamız niteligi taşıyor bu olmadıgında ise fillozof diyojen gibi medeniyete ters bir şekilde yaşamımızı sürdürüyoruz.
Aslında bireyse bir yaklaşımla bakarsak ne ögreneceklerimizin nede düüncelerimizin bir sınırllıgı vardır işte bu insanlar düşünerek eylemsiz bir iş yapdılar fakat insanların yaşamları bilgileri ve inanışları kısaca insan olma yetileri bu dogrultuda şekillendi eger düşünce olmasaydı eylem de olmazdı.
Eger ögreneceklerinizin ve hayalerinizin sınırına ulaşırsanız bilincin sonsuzlugu karşısında şaşırmakdan başka bişey yapamazdınız.

Bilgiyle kalın...



Devamını oku

  Hiç yorum yok
Kasım 02, 2019

OYUN PSİKOLOJİSİ

Bir çocugun hayatını şekillendiren olay oyunlardır hepimizde bir zamanlar çocuktuk o zamanlardan geriye kalanlar ise bu oyun dedigimiz işler miydi?



Oyun temelde gerçekliklerin isteklere göre şekillendirilmiş halidir nasıl ki birçok gerçegin çeşidi olduğuna göre oyunların da kendine göre çeşitleri vardır.

-Ögretici oyun
-Eglendirici oyun
-Ödüllendirici oyun
-Koşullu oyun

Genelde hepimiz çocuklugumuzda oyunun ne oldugunu bilmeden can sıkıntımızı gidermek(kendi zamanımızı harcamak) için ugraşlar ararız buldugumuz bu ugraşlar ise istek ve itiyaçlarımızla orantılı olmasını aynı zamanda herhangi bir çaba gerektirmemesini isteriz ama ihtiyaçların giderilmesi için genellikle bir çaba oluşması gerekir. Buyüzden en sıkıcı olan oyunşekli ögrenme ve koşullu oyundu şimdi bu türleri açıklayalım.

Ögretici oyun: Bir amaç ve sonuç olgularıyla şekillenen bu oyun türü iş geliştirmede ve gelecekteki meslek ve yeteneklerin kazanılmasında rol oynar ama tek başına yeterli degildir.

Eglendrici oyun: Herhangi bir çıkarın olmadıgı yalnızca sevdigimiz merak ettigimiz çabalamak için ugraştıgımız oyun türüdür bu tür oyunlarda kişinin hayal gücü önemli bir rol oynar çünkü en özgür olan oyun tipi budur.

Ödüllendirici oyun: bireylerin sorumluluk bilincinin gelişiminde önemli bir rol oynayan bu oyun türü daha çok ödül ve ceza psikolojisi içerdigi için toplumsal uyumu da geliştirir dış etkilerle şekillenen bu oyun türü hayvanların egitimi için de kullanılır.

Koşullu oyun:Bazı kuralları vardır bu kuralların gerçekleştirilmesi sonucu bir aşama atlanır veya bir ödül kazanılır,  Gelişimsel yükseliş ve özgüven kazanımını saglayan bu oyun türü gelecek odaklı düşünebilmelerini saglar.

Hayatın kazanılmasında oyunlar erken yaşta büyük bir kazanım saglar gelecekteki yeteneklerimiz, ilgi alanlarımız, meslek seçimimiz ve o meslekte başarılı olmamızın temelini atan bu oyun psikolojisidir.
Oyun aslında insanın keşfetmesinde kilit rol oynayan temel duygular olan Merak, Sorgulama, Hayat kurma, Çalışma gibi birçok davranışı kazanılmasını saglar eskiler buyüzden derler dünya bir oyu sahnesi diye. Bizler oyunları severiz ama zamanımızı harcamak için zamanımızı kullanmak için degil o yüzden okudugumuz kitaplar ögrendigimiz bilgiler gibi seçimini dikkatli yapmalı ve bize her hangi birşey katmayacak olan oyunlarda aşırıya kaçmamalıyız.
Oyunlar günümüzde dijitalleşse de üzerimizde bıraktıkları etkiler degişmeyecek  o yüzde bu yazıyı yazma ihtiyacı düşündüm.


Devamını oku

  Hiç yorum yok
Eylül 01, 2019

YILDIZLAR NEDEN YANIP SÖNER

Geceleri gökyuzune bakdigimizda genelde yildizlarin bazilarinin yanip sondugunu goruruz aslinda bu hic tesaduf degildir.



 Sanildigi gibi orada bir yildiz patlayip yok olmaz yada yeni bir yildiz dogmaz bunu gozlemlemek icin acik bir havada bir yildiza bikac gun ayni saatte bakin herhangi bir degisim olmayacakdir.

Bu gordugumuz aslinda atmosferin bize bir oyunudur bilindigi uzere atmosferimizde meydana gelen hava degisimleri ve manyetik alanlar nasilki kutupda o muazzam kuzey isiklarini meydana getiriyorsa bizim de yildizlari gormemizde ayni etkiyi yapiyor. Bu birazda yildizlarin uzakligiyla alakali bir durumdur onlar bizden uzak oldugu için bize isiklari cok kucuk bir haliyle azalarak gelir ee zayif bir isikda herturlu etkiye maruz kalir, Ayni durumu ayda veya gunesin etrafindaki diger gezegenlerden yansiyan isiklarda goremezsiniz cunku onlar daha yakin oldugu icin bu atmosfer etkisine maruz kalmaz.

Ayni goruntu bozuklugunu saglayan atmosferimiz bizim elektromanyetik iletisimimizi sagliyor iyonosfer dedigimiz bolgede eger bu olmasaydi uzaya attigimiz uydular bukadar uzun sure calismaz bu kadar cesitli bilgiyi radyo sinyalleriyle ulastiramazdi.

Gunumuzde bu goruntu bozukluklarindan kurtulmak icin radyo sinyalleriyle calisan uzay teleskoplari kullaniliyor ilki 1990 yilinda yorungeye yerlestirilen habble uzay teleskobu onunla galaksileri tanidik yakin zamanda James web uzay teleskobu uzaya firlatilacak onun sayesinde belkide coklu evrenleri gozlemleyecegiz.

Basit bir örnegi


Gelecek tesaduf degildir sadece biraz merak birazda hayaldir bilimle kalin.

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Temmuz 04, 2019

KEŞİFLERİN KÖKENİ

İnsanlıgın dogayı anlamlandırmasi ve onu daha iyi bir hayat sekli elde etmek icin sekillendirmesine keşifler yada icatlar adıni veriyoruz Dünyada birsuru mucit ve buluşcu gecti peki bunlarin ortak noktalari neydi?


Hepinizin bldigi birkac kisideb bazilaridir bugunku elektrigin radyo sinyallerinin ve bilgi ve iletisim caginin baslatisi olan Tesla ve Edison  fakat bunlarin da ötesinde bazı insanlar vardi bunlar daha eskide yasadilar ve onlarin fikirlerini sekillendirdiler. Hicbir zaman tesla edisondan etkilenmese sonrasindaki onu gecmek istemese belki bukadar buyuk bir dahi olamazdi edison ise annesinin destegi ile hayata tutunmus yapay bir dahiydi fakat bu yapdigi 8 bin icada golge dusurmez.

Sizce icatlar ve bulus arasindaki fark ne?
İcat olmayan bir seyi meydana getirmekdir mesela bir araba uretmek yada bir yemek yapmak isin temelinde ikiside bazi karisimlari sistemli olarak biraraya getirmek vardir. Bulus ise bunun aksine var olan seyleri gunyuzune cikartip yasami ve hayati anlamlandirir. Mesela kutlecekim yada gorelelik en basitinden yuzlerce yil onceki gemileri suda yurutmemize imkan veren arşimet zamanina gore buyuk bir iş basardi.

Buralardan da anlayacaginiz uzere insan dogayi ve oluslari zihninde depolayarak dusuncelerini biriktirir sonrasinda zamani geldiginde bir su dolu kap gibi ister istemez tasmaya baslar bu tasma buluslarin kokenidir yani içgudu 
Edgar ale kelimelerin gucu adli kitabinda sunlari soyler butun buluslar temelinde icguduye dayanir icguduler dusunceye dusunceyse tanriya diyordu acaba öylemiydi.
Kimse ilk dogdugunda mukemmel bir fizikci astonit yada doktor profesor muhendis olmuyor bunu gerceklestiren kisinin kararlari yasami ve dusunceleri. 
Siz birkac kitap okursunuz eger okudugunuz kitap ahlak kitabiysa ahlakli olursunuz bilim kitabiysa bilgili duygusal yada dusunsel bir romansa ikisinden biri olursunuz.

Ortak noktalarina gelince
Dusunmek, okumak, istemek, inanmak, çalışmak 

(Duygular ve dusunceler) iste bu belkide butun buluslarin sebebi olabilir.

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Haziran 30, 2019

YAPAY YAŞAMLAR

Toplumsal dayanismanin komsulugun, akrabaligin, dostlugun ve ailenin azalmaya basladigi su devirde insanlik bu kadar gelismisken toplumsal etkilesim gerilemeye basladi degerlerimizin ici bosalmaya basladi ?


Bundan önceki devirlerde teknolojimiz ve bilgimiz bukadar gelişmiş degildi ve buyuzden birbirimize daha cok ihtiyac duyuyorduk bu sebepdendirki bazi degerlerin ici daha doluydu ve bu degerler nesillerin egitimini birincil elden yapiyordu. Yeni dogan cocuklarin yetismesini evin yasli neneleri, genclige ulasan bireylerin egitimini erkekse nasil  bir aile babasi olmasi gerektigini nasil evine kazanc getirmesi gerektigini kizsa da nasil bir anne olmasi gerektigini aileyi nasil gelistirip birarada tutmasi gerektigini evin buyukleri ogretiyordu.
Modern cagin baslamasiyla bunlar yerlerini kitaplara teknolojiye ve bireysellige dogru yol almaya basladi. Herkes bilgiyi kisilerden degil bilgi araclarindan ogrenmeye basladi bilgiye ulasiminin kolayligi teoriyi artiriken uygulamayi azaltti.

Neolacak bunun sonu? diye sorabilirsiniz bunun cevabi ise ancak uzun zaman sonra anlasilacakdir. Herzaman bir toplumun hepsi ayni olmamisdir geri kalmislarda toplumsal dayanisma daha fazlayken ilerlemislerde azalmaya baslayacakdir belki bitecekdir. Dünya yeni bir caga dogru gidiyor uzerinde yasayan insanlar ise farklilasiyor donusuyor bu zorunlu olarak gerceklesiyor.

Unutmayinki hicbir kisisel gelisim kitabi hicbir evlilik kitabi yasamöyküsü sizin yasaminizi dolduramaz Bunu bir tecrubeden daha iyi anlatamaz bilgi araclari bize yön gösterir ilerleyip ilerlememek bizim elimizdedir.

Daha gelismis ve aydinlik bir dunya hayaliyle.


Devamını oku

  Hiç yorum yok
Haziran 30, 2019

HAZIRLANIN AY' A GİDİYORUZ!

Bundan 48 yil once 20 temmuz 1969 yilinda NASA ay' a insanli programiyla Neil armstrong ve buzz adrien ve diger tekniker arkadaslari ile ilk kez ayak basildi sonrasinda bircok kez uzaya cikildi hatta üs bile kurduk gelecegi ne olacak peki bugun bunlardan bahsedecegiz


Zamanla teknoloji gelisti ulasim araclari, haberlesme teknolojileri ve insalarin ufkuda oyle peki neden ay' a tekrar gidilmedi bukadar sure diye soracak olursaniz bunun sebebi basit maliyetli olusu , superguc devletlerin politik kaygilarinin bitisi ve robotlarin insalardan daha iyi ve kolay uzay gorevlerini yerine getiriyor olmalariydi.

Ama bitmedi uzay seruvenimize yeni bir devinim getirecek projeler var Ay a üs kurma hatta köy kurma planlaniyor bunun icin ilk etapta robot sondalar yollanacak ve 3B ay yuzeyinin analizini yapacaklar yasanacak yer kurmak icin en uygun yerler bulunacak bunlari 2025 yilinda olacagi tahmin edilmekte. Bilim adamlarinin ve insanlarin ay da yasamaya baslamasi ise bi 15 yil sonra olacagi tahmin ediliyor. Bunlar yetezmid gibi birde ayin karanlik yuzeyine bir uzay teleskobu yerlestirilerek uzak galaksileri daha iyi gozlemleyebilmemiz dusunulmekte neden olmasin.


Ay insanlik icin bir varis noktasi yada hedef olmayacak!
Devainda mars yolculugu dusuuluyor bunun icin elon musk in space x firmasi calismalar yapiyor ve tahminen gelecek 35 yilda ilk insanlar mars a ayak basmis olacak. Yasamimizin devami ve gelecek tehlikelerde korunmak icin birden fazla gezegende yasayan bir tur olmak zorundayiz.
Bunun icinde tek bir firma ve tek bir uluslararasi uzay ajasi olmali cunku butun isaligin degeri tek bir ulusa vakfedilemez zamaninda bunu dusunen amerikalilar nasa ile bircok is basardilar simdi daha buyuklerinde.

Unutmayin hersey bir zamanlar hayaldi.

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Haziran 29, 2019

DÜNYA DÖNÜŞÜYOR

Günümüz teknoloji çagı yada bilgi çagı olarak adlandiriliyor bunun sebebi hakkinda ne biliyoruz yada kullandigimiz bilgi teknolojileri bizi ne sekilde etkiliyor ?


Teknoloji son 50 yilda inanilmaz bir sekilde gelisti bunda insanlarin ihtiyaclari ve istekleri etkili oldu.
İlk bilgisayar yapildiginda sadece birkac kombinasyonlu hesaplar yapabilirken suanda trilyonlarca bilginin islendigi muazzam bir global bilgi agi olustu ve bu da bize yetersiz gelmeye basladi.

Hergun internete 4 milyar bilgi akisi gerceklesiyor, 300 bin blog yazisi yaziliyor, 300 milyon google aramasi yapiliyor, 1 milyar kitap basiliyor.

Peki nereye gidiyor bu bilgi agi diye sorarsaniz aslinda endustriyel donusumlerin gerceklestigi bir gelecege dogru gidiyoruz hernekadar bundan 300 yil once james watt in ilk buhar makinesini buldugu tarihden buyana makine gucuyle bircokseyi basardiysak gelecekde makinelerin kendini kontrol etmesine yani otomatlasmasina ihtiyac duyacagiz buda endustri 4.0 dedikleri bilgi devrimini gerceklestirecek. Bu oluncs ne olacak ?
Mesela fiziksel guce ihtiyac duyulan madencilik gibi agir isler ortadan kalkacak cunku biz kucuk bir tas parcasi icin insanimizin ölmesini istemiyoruz savaslar ve saglik gibi alanlarda da bu gerceklesecek cunku makineler insanin duygusalligi olmadigi icin hata yapma olasiligi da azdir. Sonra insana daha az ihtiyac duyulan bilgi calisanlarina maviyakalilar ortadan kakacak beyaz yakalilara ihtiyac azalacak.

Hayal gucu önplana cikacak insanin yaratma ve hayali dusuncesini gerceklige uyarlama yetenegi cunku bu insanin en onemli yetenegi zaten bu olmasaydi para , devletler, gelismis beyinler ve isbolumleri meydana gelmezdi.

Hayallerini kucumsemeyin ve kesfetmeyi unutmayin.

Devamını oku

  Hiç yorum yok
Haziran 26, 2019

ZAMANA DAİR

Nedir zaman? neden yıllarımızı harcarız bişeyler için yada neden zaman diye bir kalıp yada algı düzeyi belirleyerek ona göre hayatımızı şekillendiririz?


zaman ile ilgili görsel sonucu

Hayatın bize verecegi onca amaçlarımız var bizim ise elimizde sadece zamanımız var' ki onun da ne kadar oldugunu bilmiyoruz. Zamanımızı harcıyoruz amaçlarımız için karşılıgında daha iyi bir hayat standardı elde ediyoruz.
 Düzen bu mu?
Aslında zaman ne rakamlardır ne canlılık sürece nede  gelişim ve dönüşüm sürecidir zaman inançdır tıpkı digerleri gibi insan hayatını diger canlılardan ayırmak için zamanı, parayı, devleti, iş bölümü yapmayı ögrendi karşılıgında elde ettigi buluşlar ile dünyaya hükmetmemeye başladı bu sayede dünyadaki yaşamın %70 i insanların eline geçmiş oldu.

Hayatta bir böcek gibi yada bir kuş gibi yaşasaydınız yukarıda saydıgım hayali inanç ögelerinden hiçbirinin sizin için bir anlamı olmayacakdı. Buyuzdendir ki insan toplumların kabuleriyle şekil alır herkes zamanın farkına varmasaydı 1 haftayı 7 gün kabul edip saatleri 24 dilimea ayırmasaydı kimsenin sabah işe geç kaldım diye derdi olmazdı sadece bugünde karnımı doyurmalıyım diye düşünürdü.

Anlayacagınız üzere hayatta yalnızca bir süreç vardır o da şimdi, şimdimiz bizim geçmiş ve gelecek algımız yani başlanıç ve bitiş evrelerimizi şekillendirir.

Son olarak sözlerimi Dostoyevskinin şu sözleriyle bitiriyorum: Dünyada o kadar gezilecek yer, tanınacak insan, okunacak kitap var' ki insan bunlara ömrünün yetmeyecegi için üzülüyor.

Devamını oku