Home All posts
Nedir Yaşamak?
İnsan kaç kez dogar ailesinden yaşadıgı dünyadan kaç kez kendisini aşar ve bir başkası olur?
Kimdir insan... nedir digerlerinden farkı?
Neyin peşinde koşarız ki...
Kaç kez sorgular ki insan kendisini?
Eger iki yol varsa önümüzde ya hayal kurup onların gerçekleşmesi için çabalayacagız yada bekleyecegiz şansıımızın geri gelmesini yada Yaadıgım dünyadan ibarek sanacagız koskoca bir ömrü imkansızlık sandıgımız düşüncelerimiz arasında yok olup gidecegiz.
7 milyar insan epey fazla gibi görünüyor üstelik her dakika 300 tanesi daha doguo 150 tanesi daha ölmesi gibi anlamsız ve nedensiz. Çünkü kimse sorgulamıyor neden niçin diye deger verilmiyoesa dünyada bilgiye o halde aklın ne işlevi kalır ki ?
Hayatın zorlukları yapışmış madem yakamıza mademki bize gösterilen yolda ilerliyecegiz en azından sagımızda solumuzda neler var diye sorsakya birilerine ama mahkumuz biz mutlulugun sarhoşluguna hüznün ve kederin yıpranışlarına Kurtulabilse insan bütün kuruntularından ve kendisinden kim bilir ne rüyalar görür uyanıkken.
Yaşamaktan bahsediyorsun demiştin bana üstelik sebepsizce insanca yaşamak nasıl ola ki bu?
zaaten sorunun içinde gizil degilmi cevabı...
İhtimaller var hayatın içinde bir aniye sonrasının bilinmezligi ihtimali geçmişin kazandırdıkları ve gelecegin olması gerekenler ve olanlar ihtimali. Hergün bunlar yorar insanı hergün yatagından kalkıp birşeyler için çabalamak bir süre sonra işkence halini alır. Demekki ölüme yakın oldugu için güzel geliyormuş insana tembellikde buyüzden en bilgeleri hayata karşı en duyarsız olanlarıymış anlarsın bişeyleri aramanın degerini yaşayınca.
O halde al senin olsun o begendigin müzikler şarkılar eglenceler mutluluklar o halde yaşa hazlarının kölesi olarak bir ömğr boyu bagnazca baglan karamsarlıklarına ve kendini avuttugun o iyimserlikerine.
Kimiz ki biz denizdeki kum zerresinden öte düşününce anlıyor insan bilincin bile ne kadar aciz oldugunu acizlik mi yoksa insana bu imkansızlık ögretisini benimseten Buyüzden mi merak etmiyoruz yaşadıgımız cosmos un derinligini.
Muhtemelen yarın birkaç küçük şey olur ve herkes olması gerekdigi gibi aşamaya devam eder. Muhtemel yarın biraz daha yaşarız yaşadıkça yaşlandık deriz ve geçmişi hatırlarız faydasız olan geçmiş ve gelecegin etkiledigi şuanda oyalanırız yalnızca bizden beklenenlerle.
Bitmedi mi yoksa biitti dedigimiz anda bir başka şeyi mi beklemeye koyulmuşuz hatırla neden insan olduunu.
Nasıl Mutsuz olunur ?
Bugün şöyle bir kitap önerisi gördüm nasıl mutlu olunur...
Neden mutlu olmalıyız ki ?
Mutluluk gerekli mi yada herkes mutlu mu ?
Çok ilginç ki şu kanıya vardım günümüzdeki birçok sistem insanın daha fazla mutlu olmasına baglanmış peki mutlu olunca ne oluyor Tabiki insan biraz daha uysal biraz daha uyumlu diger adıyla geçici bir koyun oluyor, düşünün ki sarho bir koyun ne olursa mutluluk da insanlara bu etkiyi yapıyor kazandıgı başarılar mutlu olması için kazandıgı mal mülk mutluluk için yine kazandıgı ücreti de eglenerek mutlu olması için bir başka yerde harcıyor. "Mutluluk üzerine büyük bir ekonomik düzen kurulmuş gibi". Hepimiz arkadaşlarımızda eglenerek gülerek mutlu bir zaman geçirebiliriz üstelik bu esnada çok az bilinçli sohbet ederek zamanın nasıl geçtiginin farkına varırız. Hani hep derlerya Zaman nasıl geçmiş sizle otururken anlayamadım diye işte bu noktada devreye giriyor mutsuzluk dediginiz kavram.
İnsan her an her saniye zamanın geçmekte akmakta oldugunu bilir ama bir şekilde kendisini de gecici ve anlamsız bulan onun mutlu olacagını sandıgı aslında "Alışkanlıgı olan" işlere kendisini vermekten de alıkoyamaz.
Bence her insan kendisini her zaman yenilemeli, yenilemekten kastımsa yaşamı ugraşları degil hergün yeni düşünceler üretebilmeli eskilerini terk edebilmeli yada onları geliştirebilmeli ancak bu sayede kendisini geliştirebilir. Düşünemeyen insan genelde ona en yakın ve en alışık oldugu işleri yapmaya mahkumdur.
Ne kadar yeni insan tanırsak o kadar kendimiz oluruz yada ne kadar okursak o kadar iyi yazarız, ne kadar iyi yaşarsak o kadar ömrümüz uzun olur İyi yaşamaktan da kastım bilinçli bir şekilde yaşamk gündemi eglenceleri kovalamak yerine insani olan yüce işlere yönelmek bu kendi işiniz olabilecegi gibi hobilerini yada meraklarınız da olabilir.
Bir işi nasıl nasıl yaptıgınız degil onu neden yaptıgınız önemlidir Unutmayalım ki yaptıgıgımız işlere kendimizden bişeyler katabiliyorsak o işi benimser ve severiz buda bizim o işle olan bgımızı güçlendirdigi gibi o işte en iyi seviyeye getirir. eger bennimsedigimiz iş yalnızca bizden bekleneni yapmamızı istiyorsa neden o işle ugraalım ki hem o alanda yeterli bilgimiz olsa da bu bizim plakamız gibi birşey olur.
Mutlu yada mutsuz olmak geçicidir bunu hepimiz biliyoruz ama dün Dostoyevski nin yeraltından notlar ını okudum her zamanki gibi biraz huzursuz oldum Şöyle diyordu kitabın sonlarında Düşünüyorum da insan hayattan geçici bir mutluluk mu bekler yoks kendisini yücelten bir acı mı? sizin seçiminiz ne olurdu...
Düşünce Bisikleti
Dört yıl önce uzunca bir yola çıkmıştı tam olarak nereye gidecegini de bilmiordu birtane sarı bisikleti vardı bisikletine bindi aynı mahallede yaşadıgı en yakın arkadaşlarını yaşadıgı sokaklardan geçtikten sonra ara sokaklardan düz ve geniş bir yola çıktı. Tam olarak nereye gidecegini bilmedigi için yol boyunca yaşadıklarını düşünüyordu ben neden bu hayatı yaşıyorum, bundan başka bildigim bir hayatım varmıydı, yaptıgım hataların bir telafisi varmıdır ? içinden sürekli bunları düşünüyordu bir yandan geçmişi aklına geliyor diger yandan bir daha göremeyecegi çocuklugunun geçtigi sokakları bir daha göremeyecegi için üzülüyordu. En sonunda söyle dedi kimse zamanı geriye alamaz iyi oldu o hataları yaptıgım tekrar olsa tekrar yaparım bir tane hayatım var madem korkusuzca belki daha beter hataları yapardım madem zamanı geriye alamıyoruz madem yaşadıgımız herşey giderek daha bizi içine apanık daha hassas yapıyor madem giderek daha fazla kırılganlaşıyoruz o halde bir anlamı yok geçmişe üzülüp durmanın, ya o gelecek dedikleri o ne olarak dedi uzunca bir süre güneşli havaya bulutlara agaçlara baktı hala kuşlar uçuyor hala birileri biyerlere yetişmeye çalışıyordu ''insanın bir hedefi varken yolculugun bir önemi kalmazbir anda gelip geçer ama nereye gidecegini bilmeden bir yola koyuldugunda işte o zaman herşeyi tesadüfler belirler'' madem gelecekte de herşeyi tesadüfler belirliyor o halde çabalamak yada işi şansa bırakmanın ne anlamı var ne işe yarar koşmak bir yer aramak bir amaç bir ugraş bulmak işte bu orkutuyor bizi düşündükçe çıkmaza dönüşen girdigimiz yollar dedi.
Bir yandan bisikletinin pedallarını çeviriyor diger yandan sıcagın altında terlediçe canı sıkılıyor diger yandan yeni çiçek açmış agaçları görünce onların güzel kokularını duyup derin derin nefes alıyordu yoldan gelip geçen bisürü araba vardı sabahın bu saatinde fazla araç olmazdı ama işine giden insanları taşıyan araçlar mutlaka olurdu bu araçların çogu da böyleydi. Henüz saat erken oldugu için de kuş sesleri ve hafiften esen rüzgar biraz da olsun huzur verici gelmişti.
Anayola çıkmış kenardaki boş tarlalarla byük evlerin arasında ilerliyorduki birden bisikletinin zinciri attı kenara çekip durdu dinciri geri yerine takarken uzakta oturan küçük bir kız çocugu dikkatini çekti Ne yapıyorsun bakalım sen burada bisürü araba var hem evinize gitsene sonra annen baban görürse kızmasınlar dedi
Çocuk elindeki degnekle boş tarlanın birinin kenarına oturmuş birşeyler çiziyordu topraga yanına gitti oturdu anlat bakalım şimdi ne oldu neden burada oturmuş bunlarla ugraşıyorsun dedi
Yaşıtlarımın çogu okula gitti ama ben gidemedim o yüzden bu saatte buradayım onların anne babaları hergün okula götürüp okuldan alıyorlar ama ben okula bile yzılamadım
iyi de buna neden üzülüyorsun ki bak onlar senin gibi istedikleri gibi gezip tozamıyorlar eminim ki senin yerinde olmak istiyordur onlar da boşuna üzülme nasıl olsa birgün sen de gidersin
elindeki sopayla çizdigi şeyi birden saga sola toza topraga karıştırarak sildi çocuk ama nasıl dedi
hmm bakalım ne yapabiliriz senin için dedi elini cebine attı iki küçük şeker vardı diger cebine attı orada da küçük bir kagıt ve birde kurşun kalem vardı ikisini de çıkarttı aç bakalım avcunu bunları da al şimdi neyapacaksın biliyormusun
hayır bilmiyorum
dur anlatıyım şekerleri afiyetle yiyeceksin sonra da bu kagıt ve kalemle etrafında gördügün şeyleri çizeceksin eger gördüklerini çizemiyorsan aklına gelenleri çiz bisiklet araba kuşlar evler agaçlar insanlar kediler insanlar ne gördüysen onu çiz sonra kagıt ve kalemin biterse anne babana lütfen bana kalem ve kagıt verebilirmisiniz de onlar bunu memnuniyetle karşılayacaktır tamammı.
tamam dedi çocugun yüzü gülüyordu ayaga kalktılar şimdi benim gitmem gerekli daha çok yer var görmem gereken ama unutma içinden ne geliyorsa onu çiz bakalım ne olacak dedi bisiketine bindi oradan uzaklaştı.
Aklına kendi çocuklugu geldi ne çabu zaman geçerdi her çocuk bir yaşlı ve her yaşlı bir genç herkes aynı yollardan geçiyor ama bu yollardan geçerken anın farkına varmak için elinden geleni yapsa da tek yapabildigi yol almak geriye dönüş yok hedefe bir anda varmak yok sadece yol almalıyız çocuklugu gençligi yaşlılıgı ömrümüz yettigi sürece yaşamalıyız sanki önümüze koyulmuş bir bardak sudan ibaret bir anda içersek boguluyoruz boş bırakırsak buhar olup gidiyor azar azar ömrü birşeylerle doldurmak insanca yaşamanın kuralı galiba dedi.
Hala bisikletle gidiyordu kendi elleriyle boyadıgı sarı bisikletiyle nereye olacagını bilmeden gidiyordu.
Arthur Schopenauer
Okumak yazmak ve yaşamak üzerine
schopenhauer'in güzide kitaplarından yalnızca biridir. say yayınları çevirisinde bazı türkçe kelimelerin anlamlarına sürekli bakmak zorunda kaldım.
- yürümek için baston ne ise düşünce için kalem de odur, fakat nasıl ki insan en kolay bastonsuzken yürürse, en kusursuz biçimde de elinde kalem yokken düşünür. insan ancak yaşlanmaya başladığında bir baston kullanmayı ister, (baston artık onun için bir yük değil, bir yardımcıdır) kalem de böyledir.
-eğitimli öğrenimli insanlar kitapların içindekilerini okuyanlardır. düşünürler, dahiler ve dünyayı aydınlatıp insan soyunun ilerlemesine katkıda bulunmuş olanlar, doğrudan tabiat kitabından yararlananlardır.
-bir insanın bu dünyadaki seçimi bir yandan yalnızlığın, diğer yandan bayağılığın ötesine geçmez.
-aşağı sınıfakiler günlerini ihtiyaçları tedarik için sürekli bir mücadele ile, bir başka ifadeyle, ıstırapla geçirirken yüksek sınıflar can sıkıntısıyla monoton ve çok kere umutsuz bir savaş halindedirler.
Mutluluk Üzerine
Neden mutlu olmak isteriz ve neden genelde mutluyken bunun aksi durumlarla karşılaşırız ?
Mutlu olmak için ne yapmalı gerçekten bu bir ihtiyaç mı ?
işte bugünkü cevabı aranacak sorularım...
İnsan ihtiyaç duyar gülen bir yüze mutlu bir söze bazen bir iç ısıtıcı bakışa ve çogu zaman içinden gelmedigi için olması gerektigi gibi yaşar yapmamız gereken de budur zaten.
İnsan mutlu olmak istiyorsa karşılaştıgı en basit şeyler bunun gelişimi için bir kaynaklık eder eski bir dost iyi bir haber gülen bir yüz belki daha fazlası ancak gerçekten mutlu olmak istedigin günde işe yarar butür mutluluk sebepleri
Boşuna demezler sebepsiz ve nedensiz hiçbirşey olmaz diye o yüzden üzüntüyü ve huzursuzlugu dengeleyebilmek için mutluluga ihtiyaç duyarız tahmin edin yaşamak için çabalayan binerce insandan birisiniz ciddi bir konuşmada ciddi bir iş üzerindeyken aniden tutan bir gülme sizi ne hale getirir ortada bir sebep yokken gülerseniz insanların önyargılarından korkarsınız ama yapılan deneyler bunun karşımızdaki insanlara sebepsiz yee gülmeye başlayan birisi oldugunda digerleri için de güzel bir günse mutlulugun bulaştıgını göstermektedir.
Bütün vaatler beklentiler kazanılası şeyler biraz daha fazla mutluluk için öngörülmüştür bizim kurdugumuz modern dünya düzeni bütün makamlardan aşamalardan geçmemiz için mutlulugu vaat eder bize ancak dışarıdan kaynaklanan her mutluluk geçicidir içinizden gelen mutluluk sizin huzurunuza kapı aralar gerçek bir içsel huzuru yakalayan her insan da en büyük mutlulukları da en büyük üzüntüleri de içsel yaşamayı bilir işte bu özgürlük dedikleri bilinçsel ferahlamanın ayak sesleridir yalnızca.
Mutluluk kaynakları hepimiz için farklıdır ancak en sıradan şeyler bize en gerekli olanlardır o yüzden bir müzik dinlemek ailemizden arkadaşlarımızdan birkaçıyla oturup sohbet etmek çay içmek kahve içmek bazenen yakın yerleri gezmek bazen de yalnızca gözlerimizi kapatıp hayal kurmak düşünmek bize mutluluk verebilir "Mutlu olmak için sebep arama mutluluk için sebep yarat" işin özü bu aslında.
Bir düşünün hiç kimsenin gülmedigi hiçkimsenin mutlu olmadıgı bir dünya
ne kadar yaşanabilir olurdu ?
İçinizden geldigi gibi yaşayın....
Teknolojinin Ekolojik Dönüşümü
ENERJİNİN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ
Bizler yanızca görünen maddesel yapıdan mı ibaretiz ?
Kosmik süreçte binlerce yıldır insanoglu hep varlıgının kökenini aradı peki neden aradı ? herzaman bir yaşadıgının farkına varmak için bazı bilgiler edinmesi gerekiyordu. Dünyadaki varlıgımızın yaklaşık son 10 bin yıldır hayvanlardan farklı düşünerek medeniyeti oluşturuyoruz bunu da kendi içsel varlıgımızı yani aklımızı daha dogrusu aklımızın içerisinde bulunan zihnimizi daha da öteye gidersek zihnimizin oluşturdugu duygu ve düşünceleri anlamaya onları yorumlamaya eleştirmeye hatta gerekli şekilde yönlendirmek için bu ugraşlara giririyorduk.
Bizler aklımızın neden oldugu medeniyetin hiç kuşkusuz bir eserleriyiz nasıl ki anne babalarımız bu gelişmişligin içerisinde yaşamak için zıt cinsiyelerine ihtiyaç duyarak yeni nesiller meydana getirebiliyorsa gördügümüz birçok kosmik yapı da varlgının devamı için buna benzer bir ikili zıtlık evrenine ihtiyaç duyar.
Nasıl ki madde olmadan enerji olmaz enerji olmada da madde olamaz
bunu şöyle de açıklayabiliriz madde tek başına kaldıgında dış etkenlere koşulsuz bir maruz kalma ile karşılaşır bu karşılaşma onun kırılganlıgının sonucu dagılmasına sebep olur bir kayadan tutun da bir parça topraga kadar bütün cansız varlıklar bu durumla karşılaşır.
Peki canlılık için gereken nedir ?
En basit anlamıyla canlılıgı hareketle bagdaştırırız hareket olmazsa bir madde de canlı demeyiz bu hareket içsel bir devinimden kaynaklanmalıdır mutlaka!
şöyle ki makineler canlı degildir ama hayvanlar canlıdır bunun sebebi makinelerin günümüzde hala insanlara ihtiyaç duymasıdır yada insanların üretimi olmaları sonucu bu bagımlılıga maruz kalmalarıdır. Ancak hayvanlar doganın kusursuz adaptif varlıklarıdır onlar tıpkı bizim gibi yaşadıkları yere uyum saglayarak hayatta kalmış ve hatta gelişmişlerdir.
Bütünsel anlamda degil atomik yapda canlılıkdan bahsediyorum
atomlar arası boşluk ne kadar fazlaysa canlının içsel devinimi kadar fazla olacaktır ve bu sayede canlılık hiç olmadıgı evrede degişim geçirecetir ki bunun oluşması iççin yukarıda dedigimiz gibi mutlak koşulların elverişli olması gereklidir.
bu konu hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz
düşünmenizi tavsiye ederim
neden canlıyız? neden yaşıyoruz ? ne için varız ?
sizinde aklınızda gelecek daha fazlası....
Egitim ve ögrenme olarak okulların fabrikalaşması.